Cumartesi, Aralık 29

yeni yıl heyecanı sardı dört bir yanımı.
ne hedefler vardı 2012de;ne kadarını yaptım acaba...
arabayı babamızdan alacak kıvama gelecektim.evet ders aldım,hatta 2 hafta kadar kullandım.ama babamızın istikrarlı şevk kırıcı,heves yıldırıcı sözleri karşısında pes dedim.tam anlamıyla alamadım arabayı.
zayıflayacaktım.66 lardan,62lere indim ama hedefe ulaşmaya daha çok var.
spora başlayacaktım,evet yogayı denedim,şimdi salona üye bir şekilde devam ediyorum.
2013te hedefler aynı galiba:))
sağlık istiyorum kuzuma,sevdiklerime...
huzur mutluluk yuvamıza...
aşk isteyen herkese...
parada lazım yine herkese...






espark günlerimizden fotolar.
hadise geldiği gün adım atmaya yer yoktu.ama göremedik hatunu ,çok kalabalıktı.
eskişehir ışıl ışıl,eskişehir hareketli hazır yeni yıla.
bu arada katıldığım hiçbir çekilişten birşey kazanamadım.bakalım 2013te şans bizden yana olacakmı???

teşekkürler...

                                                içten sohbet,bol kahkaha ve müzik....


                                                               çok teşekkürler kızlar:))

Perşembe, Aralık 27

bugünün mutluluğu...

eskişehirde soğuk ama yağışsız bir hava var.ama her yer eriyen karlardan dolayı çamur içinde.
eskişehir soğuğu malum lületaşı,haşhaşı kadar ünlü zaten.
atölyelerde yüksek tavanlı olunca tek kelimeyle donuyorum ben.
bugün gelen bir hediye ise hem içimi ısttı,hemde beni inanılmaz mutlu etti.
rehberlik ettiğim sınıftaki öğrencilerimden biri ders çıkışı bir poşet uzattı."annem sizin için ördü hocam"dedi.
nasıl mutlu oldum anlatamam.
dersine girmiyorum,sadece sınıf öğretmeniyim ve annesi beni sadece veli toplantısında gördü.
okulum eskişehirin göbeğinde ama ilçeden geliyor öğrencim.yani işte anlayın ...
not beklentisi yok,hiçbir yardımda bulunmuyorum,istemiyor zaten.(bu kısım sizin için saçma gelebilir ama bazen öğrencilerin nasılda karşılık beklediklerini tahmin edemezsiniz maalesef.)





bu patikler saat 12den itibaren içimi ısıttı, mutlu etti.






sevgiler....

Çarşamba, Aralık 26

bizim evde son moda!!!

doruk kuzusu doğduğundan beridir hazır yoğurt kırk yılda bir hesabı girdi eve.
aslında ane oluncamı öğrendim yoğurt mayalamayı ?yoo hayır.ama bazı işler anne olunca yapılır durumu var bende.
yoğurt,tarhana,reçeler,dometes sosları..liste uzuyor ,daha da uzayacak doktorları dinledikçe:((
neyse efendim yoğurt mayalıyorum,hemde komşumun verdiği sırrı biraz değiştirip içine şeker yerine bal katıyorum.
valahi kaymak tadında oluyor yoğurdum.
son zamanlardada tek porsiyonluk mayalıyorum.toprak kaplar, kapaklı kahvaltılıklar vs.

çıkarıp yemesi süper,en önemliside sulandı durumu olmuyor.heran taze yoğurt,tavsiye ederim.

bu arada doruk kuzusunun öksürük haleri devam.alerji şurubu vermişti doktor ama kulanmıyorduk.artık onunda bizimde rahat bir uykuya ihtiyacımız vardı.dün alerji şurubunu verdim rahatladı.en azından öksürük bitene kadar 5 veya 10 gün buharla birlikte kulanıcam.inşalah öksürük hali biterde bizde bitkisel çarelerle kuzumu biraz güçlendirirz.
iyice zayıfladı.iştah yok.vala kreşe zaten alışamadı.hergün ağlıyor hala.birde bu geçmeyen öksürük üzüyor beni.herşeyin başı sağlık.2013ten sağlık istiyorum,öncelikle kuzularımıza sonrada bizlere..

Perşembe, Aralık 20

çekiliş duyuruları...


dayanamadım yine;doruk kuzusuda uyurken katıldım aşağıdaki çekilişlere...
hepsi satışta blogundan harika hediyeler için; http://hepsisatista.blogspot.com

 sevgili kibeleden harika kolye için; http://kibelem.blogspot.com/2012/12/ylbas-cekilisi.html#comment-form


iskoçyadan hediyeler var.belle amienin güzel hediyeleri için ;
http://belleeamie.blogspot.co.uk/2012/11/belleamie-cekilis-yapiyorr-iskocyadan.html


cosmokediden sıcacık hediyeler için;
 http://cosmokedi.blogspot.com/2012/12/cosmokedi-1-yasn-kutluyor.html

 

ve atölye nar dan kocaman bir hediye paketi;
http://atolye-nar.blogspot.com/


Çarşamba, Aralık 19

haberler,haberler...

aralık ayı ilk 10 günü ne kadar güzel ,ne kadar eğlenceli ise.şu bir haftası bir o kadar sıkıntılı..
kuzum hasta,deli gibi öksürüyor.doktorlara göre enfeksiyon yok,hafif geniz akıntısı.ama ne akıntıymış mübarek ne çocuk uyuyor ,nede biz.
zaten uyurken öksürüyor genelde,bu yüzden alerjik astım adayı dedi bir doktor.alerjiyi frenleyecek bir sürü ilaç verdi ,almadık.diğer doktor bol sıvı dedi  ama hala sonuç alamadık.3 gündür aile boyuda perişan halde hasta olduğumuzdan, oğluşun bu öksürük nöbetlerine dayanamadığımızdan,artık gece 2-3 gibi ayaklarına vicks sürüyorum.rahatlıyoruz.
ama bu durumdan babamız hiç memnun değil.başka çare bulamadım ki..
daha doğrusu tüm doğal yöntemleri denedik yok kesilmiyor öksürük.
kreşin ilk yılında kesilmez zaten diyorlar,ama yavrum helak oluyor,dayanamıyoruz.İlaçta istemiyorum,zaten içti kutularca.offfffffffff ki offfffffffffffff...
sağlık ah sen ne kadar değerlisin,çocuk olduktan sonra daha da anladım senin kıymetini...

bu arada yogaya başlamıştım,ve çok memnundum.ama maalesef  kv ve görümce ricası,baskısıyla Bfit diye bir spor merkezine gidiyorum şimdi.fayda görürüz umarım...

ama durmadan üretiyorum,deniyorum...
bu üretimler sadece yemek üzerine olduğundan kaç tip spora gitsem ne fayda bence....
bir haftada 3 kez cheesecake yaptım.kendimce bir rekor denemesiydi.bu kadar zahmetli,ama bir o kadar lezzetli...
eee benim cheesecakelerime bayılan bir müşteride bulmuşum en iyi dost tarafından...
"sibel süper olmuş","sibel sen bu işi biliyorsun" söylemleri ruhumu havalara uçuruyor bende sürekli seri üretim haline geçiyorum.ama bir foto çekememişim hala:(( bu arada yandaki elmalı tart ama kafes şekli için ayırdıklarından kalp yapmak istedi benim yakışıklı yardımcım.canım oğlum seviyorum seni ya...



bu arada doruk kuzusunun saçlarını kestim yine,bu sefer çok kısa oldu ve hiç bir model tutturamadım.bu yüzden berber annelik vazifemden istifa etmiş bulunuyorum.artık gerçek bir berberle tanışmalıyız artık:))



yeni yıl ruhunu sevipte,hediye alma işinden bu kadar yorulan benden başkası varmı.
beğenirmi,beğenmezmi, ay limitleri zorlamıyım,ay onada alayım,ama ne alsam?of valla çok yoruluyorum.
ayrıca bloglardaki çekilişlere bakıyorum,hediyelerin cazibesine dayanamıyorum,ama o şartlar beni yoruyor.
yok orayı beğen,yok izlemeye al.yok facete beğen,yok duyur.link yaz.
tamam illaki arkadaşların haklı sebepleri vardır.ben hiç çekiliş yapmadım bilmiyorum bu işleri.
ama bu kadar şart gözümü korkutuyor kaçıyorum.kolay şartları olanlara katılmadan duramıyorum:))
ama harika hediyeler var gerçekten kabul etmek lazım.

ve son olarak öğretmelikte bir sıfatım oldu.uzman öğretmen oldum.her nekadar meslek birlikleri içinde insanların böyle sınıflandırmasını doğru bulmasamda,zaten uzmanlık için değil,üniversitede araştırma görevlisi olmak için yaptığım yüksek lisansın bir getirisiydi.sadece devletten bunu istedim.artık bölümde sadece en kıdemsiz(puanlarımızdan dolayı) olarak değil, uzman olarak anılırım belki:))







sağlık dolu günler diliyorum...

Pazar, Aralık 9

çok özlüyorum seni...

bir sene önce bugün...
gittin aramızdan...
hep sordum neden neden neden...
hiç duymadım şekerden ölen,neden gitti benim ananem dedim.
ilk zamanlar her hafta aradım seni,büyükbabam açınca seni istedim herzamaki gibi...
allahtan büyükbabam duymadı,anlamadı çogu zaman..
sustum,değiştirdim kelimelerin yerini...
zor oldu kabullenmek,sırdaşımdın sen benim,akıl hocam, doruğun her hastalığında açtım telefonu ne yapmalı diye sordum sana...
yada canım sıkıldığında seninle konuşmak açıyordu ya nefesimi..en büyük şifam oluyordun..
rahmetli lafını yeni yeni söylüyorum.
hala senle ilgili konuşmalarda yaşıyorsun...
hala ananme sorsam o kesin bilir diye açıyorum telefonu...
herhafta arıyorum yine,karşımda büyükbabam konuşuyoruz havadan sudan...
rüyalarımda görüyorum bazen en dinç halinle,bahçedeki piknik hallerimizle..
özlüyorum be ananem,biliyorum dua ediyorsun yine,biliyorum dinliyorsun hala beni,
biliyorsun çok seviyorum seni...


Cumartesi, Aralık 8

aşk her zaman...

SİBEL:KUZUM,İYİKİ VARSIN.SEN BENİM BİTANANEMSİN. DORUK:SEN DE BENİM KIYMETİMSİN ANNE... SİBEL:DORUK SENİ ÇOK SEVİYORUM ANNEM. DORUK:ASIL BEN SENİ DÜNYA KADARLAR SEVİYORUM ANNE... MUTLU HAFTASONLARI.... NOT:blogta bir sorun var.anca böyle yazabildim.

Salı, Aralık 4

aşk nedir;

aşk;
sizi kucaklayan kolların gittikçe daha çok sarılmasıdır.Mutluluktur.
aşk;
uyandığınızda rüyanızı yanınızda bulmaktır. Düşlerin gerçek olmasıdır.
aşk;
korumaktır.Sorumluluktur.
aşk;
"iyi geceler öpücüğünü" uzun tutmaktır.Beklentidir.
aşk;
rüzgarın ağaçların arasında dolaşırken çıkardığı sesi dinleyip sevgilisinin yanında olmadığına hayıflanmaktır.Yalnızlıktır.


not:eski defterlerden bir yazı...

Pazartesi, Aralık 3

çekilişler...

süslüpüslüden harika bir ayakkabı;
 
mirayın annesinden harika tabaklar;
cupcakekokusu mutfaktan süprizli hediyeler







serapça maviden güzel hediyeler;

makyaj fırçasından harika ürünler;

hadi hepimize bol şanslar...

nihayet...

evimizin bakkalı migrosta geçen hafta kitaplarda 3 al 2 öde kampanyası vardı.
kitap sevdalısı doruk kuzısuna kitap stoğu yaparken kendimizide unutmadık.
bayağı zamandır okumak istediğim, "sultanı öldürmek" ve "küçük mucizeler dükkanı" kitaplarını ben seçtim.
benden daha Ahmet Ümit hayranı olan arkadaşım başladı okumaya.
bende mucizelere bakıyorum dünden beri...
eşimde "çocuğunuza sınır koyma" kitabını seçti...(acaba neden:))



Pazar, Aralık 2

ben bu aralar...

yetişemiyorum zamana..
güzel şeylerde oluyor hayatımda zor günlerde...
kutlamalar yaptık,eğlendik,güldük...
aşure ayı sebebiyle aşureler yapıldı , bol bol yedik..en güzeli okuldan arkadaşım kevser hanımın ve okul yemekhanesinin yaptığıydı itiraf etmek gerekirse...
doruk kuzusu son 1 haftadır "okula gitmicem "diye ağladı.
üstüne hasta oldu ve hala hasta...
-çarşamba öksürdük,perşembe burnumuz tıkalıydı gece ateşlendik,cuma sabah doktordan 3 kutu ilaçla döndük.bu sefer boğaz enfeksiyonu.hala toparlayamadık...
yogaya başladım,çok sevdim.ancak bana uygun günler sıkıntılı sanırım bırakıcam.
okulda kağıt işlerimiz çoğalıyor,sınavlar,öğrenci etkinlikleri.evde koca bir torba kağıt var değerlendirilmeyi bekleyen.
bu arada haftasonu tam bir bahar vardı eskişehirde.ılık bir hava,güneş.
kuzuyla migrosa kadar gittik geldik hava almak için.o kadar maalesef hasta olduğundan daha fazla çıkamadık evden.
yılbaşı heyecanı sardı heryeri.espark süslenmiş,sokaklar süsleniyor.bende heyecanlanıyorum,ama hediye alma kısmında daralıyorum.hediye almakta çok zorlanıyorum,ya beğenmezse diye...
güzel çok güzel bir hafta olsun bu hafta...
sağlık dolsun,
şifa dolsun evlerimize,
huzur kaplasın her yeri,
mutluluk taşsın kapılarımızdan inşallah...

Cumartesi, Kasım 24

öğretmenler günü kutlu olsun.

seviyorum mesleğimi her ne kadar mesleğimin itibarını düşürmeye çalışan onca amirimiz varken.
her yıl tek bir amacım vardır o dolu dolu müfradatı öğrencilerime  öğretmekten öte,hayatta iyi birey olmalarını  için çaba harcamak,anlatmak, ve onları dinlemek...
iyi insan, dürüst insan, ahlaklı insan, doğru insana ihtiyacımız var her zaman...
bir anne olarak ve bir öğretmen olarak umarım elimden geleni yapabiliyorumdur bu konuda...

TÜM ÖĞRETMENLERİN ÖĞRETMENLER GÜNÜNÜ KUTLARIM.
DAHA İYİ ŞARTLARDA ÇALIŞMAK DİLEĞİMLE...

BUGÜNLERİ BİZE VEREN ATAMA'SONSUZ SEVGİLERİMLE...

Salı, Kasım 20

çekilişler...

yeni yıl ruhu sarmış her yeri...
hediyeler,etkinlikler...
sevgili  sade kahve ecenin  etkinliğine bayıldım ve katıldım.bugün son gün umarım katılım gerçekleşmiştir.


                                               sevgili güzellik nehri  blogu bu güzellikleri,

 
sevgili kırmızı evin cadısı bloğu bu güzellikleri,


 

hediye hediyor .sizde hediyelerin cazibesineve yeniyıl coşkusuna kapıldıysanız acele edin derim.
sevgiler...

Pazar, Kasım 18

yeşil gözlüm...

Kapat gözlerini kimse görmesin
Yalnız benim için bak yeşil yeşil
Gözlerin kimseye ümit vermesin
Yalnız benim için bak yeşil yeşil
Seni öyle sevdim ölürcesine
tanrı’nın yazdığı şiircesine
İçimden geçeni bilircesine
Yalnız benim için bak yeşil yeşil

sevgilim...
herşeye rağmen,
kötü gündede,
iyi gündede,
seni sevmekten alamıyorum kendimi...
iyiki doğdun,nice yıllara sağlıkla ,huzurla,mutlulukla...



 not:burayı okuduğunu biliyorum.yeni yaşınla birlikte sigarasız,spor dolu bir hayat diliyorum...




Cuma, Kasım 16

mutfakta yeni aşkım fissler...

düdüklü tencere her evin kurtarıcısı, özellikle çalışan hanımların gözbebeğidir.
en azından benim için öyle.biri normal ebatlarda ,diğeri 8 litre düdüklü tencerem vardı.
vardı diyorum çünkü bir tanesi son mercimek çorbası  yapma girişimimde,mercimekle yakın temasa girdiğinden terk ettim kendisini.
çünkü son bir yıldır ara ara yemeklerin dibi tutuyor,hatta yanıyordu.lastiğini değiştirdim,sürekli başında durdum ama fayda etmedi.
sonrasında evde düdüklü almamız lazım sesleri çıkardım.iyi bişey olsun dedim.Fissler olsun dedim.
tabi piyasadaki tencere fiyatlarına yabancı olan eşim daha fazla dayanamadı ve netten araştırma yaptı.
özellikle bu işi ona bıraktım.çünkü "bir düdüklü tencereye bu kadar para verilmezki "diyebilecek klasik bir türk erkeği ile evliyim:))
araştırdı yinede az biraz söylendi ve Fissler comfort 4,5 litre  aldı.
tabiki netten.tabiki hemen geldi.(netten alışveriş konusunda %80 şanslıyız.)
bugün ilk denememi yine kırmızı mercimek çorbasıyla yaptım.15 dakikada çorba hazırdı.
umarım uzun yıllar Fisslerle aşkımız devam eder.
valla pek bi hevesliyim kitaptaki tarifleri yapmaya...
Fissler Vitavit Comfort Düdüklü Tencere 4.5 Lt.

Çarşamba, Kasım 14

beni bu havalar mahvetti:((

başlıktan anladığınız üzere hastayım.kulağımın içi su dolu,boğazlarında yumru var ve yanıyor gibi hissediyorum.
kbb ye göründüm bir ton ilaç yazdı ve kesinlikte ilaçlar bitince geleceksin dedi.
valla kulağım zaten zor duyardı,şimdi sürekli ne ne,bir daha söyle modundayım.

ilk başta okulda grup değişimine gittiğimizden ve konu olarak sürekli anlatım modunda olamamdan,ve çocukların bu  7:30 olayına alışamayıp sürekli anlamadım diye bakan gözlerinden sebep sürekli tekrar etmemin etkisiyle yine faranjit oldum sandım.ama hafif ateş ve kulak ağrısı ve dün gece itibariyle öksürükten dolayı doktor kapısına dayanacak duruma geldim hemen.

efendim eskişehirde havalar iyice bozdu.özellikle cumartesi pazar çok soğuktu.biz buna rağmen 2 doğumgünü,bir ev görme gezmszi yapmaktan geri kalmadık.

sanal annelerle başlayan muhabbet gerçeğe,samimiyete dönüştü ve böyle güzel günlerde birbirimizi görmek ister olduk.her ne kadar ben bayağı fire versemde çok seviyorum eskişehir annelerini.
işte atanın doğumgünü;

herşey çok güzeldi,çocuklar çok eğlendi.her yeri tavşanlar ve örümcek adamları sardı...



sonrasında utkuyla buluştuğumuz bir ev gezmesi,ve arkadaşımız egemenin doğumgünü vardı gidilmesi gereken.utkuyla ilk 5 dakka süperdi sonra uykunun etkisiyle sürekli ağladık durduk.


egemenlere giderken uykuya yenildik.her nekadar o uyanana kadar pasta kesme ve yiyecek,içecek servisi bitsede tekrar tekrar üfledik mumları;












pazar günü ekolojik pazar ve espark turu yaptık.tabi haftaiçi 3 gün çocuklu gezme, haftasonuda gezmeler tozmalar dayanadım.yaşlanıyormuyum ne:))

şaka bi yana büyüdükçe gezmeler daha rahat oluyor.en az 1 bardak çayımı sıcak içiyorum artık.dışarıdaysak ve arabada oturmaya ve oyalanacak durumdaysa avmlerde bile geziyorum rahat rahat.ama limitimiz hala en fazla 1 saat:))
bunada şükür diyerek bu yazıyı en az 1öksürük krizi,5 hapşurukla tamamlıyorum.
çok yaşayalım hep beraber, sağlıklı yaşayalım.
sevdiklerimizde birlikte yaşayalım....

Cuma, Kasım 9

ÖZLÜYORUZ SENİ ATAM...

BİR AYDA MASALI blogunun sahibi yazmış,bende paylaştım.
Teşekkürler bilgi için...
teşekkürler okuduğunuz için...

LÜTFEN BU METNİ SABIRLA SONUNA KADAR, ÖNYARGISIZ OKUYUN, İSTERSENİZ PAYLAŞIN...
HANGİ ZEMİNİN ÜZERİNDE OTURDUĞUNU VE HANGİ MİRASI ALDIĞINI BİLMEYEN SADECE BAŞKALARININ KÖLESİ OLUR...
İşte o müthiş metin:
Atatürk'ten İsmet Paşa'ya
"SEVGİLİ Paşam, Cumhuriyet'in ilk başbakanı olarak seni düşünüyorum. Dur, hiç itiraz etme. Niye seni seçtiğimi şimdi anlayacaksın. Bizi yine büyük bir savaş bekliyor.
Durumumuzun bir bölümünü Cephe Komutanı ve Lozan Başdelegesi olarak elbette biliyorsun. Büyük devletlerin bu sefil duruma bakarak, kısa zamanda pes edeceğimizi sandıklarını Lozan dönüşü sen bize anlattın.

Ben sana şimdi bildiğinden daha da acıklı olan genel durumu özetleyeceğim. Bize geri, borçlu, hastalıklı bir vatan miras kaldı. Yoksul bir köylü devletiyiz. Dört mevsim kullanılabilir karayollarımız yok denecek kadar az. 4.000 km. kadar demiryolu var. Bir metresi bile bizim değil. Üstelik yetersiz. Ülkenin kuzeyini güneyine, batısını doğusuna bağlamamız, vatanın bütünlüğünü sağlamamız şart. Denizciliğimiz acınacak durumda. Köylümüzü topraklandırmalı, ihtiyacı olan bir çift öküz ile bir saban vererek çiftçi yapmalıyız.

Doğudaki aşiret, bey, ağa, şeyh düzeni Cumhuriyet'le de insanlıkla da bağdaşmaz. Bu durumu düzeltmeli, halkı kurtarmalıyız. Her yerde tefeciler halkı eziyor. Güya tarım ülkesiyiz ama ekmeklik unumuzun çoğunu dışarıdan getirtiyoruz. Sığır vebası hayvancılığımızı öldürüyor. Doktor sayımız 337, sağlık memuru 434, ebe sayısı 136. Pek az şehirde eczane var. Salgın hastalıklar insanlarımızı kırıyor. Üç milyon insanımız trahomlu. Sıtma, tifüs, verem, frengi, tifo salgın halinde. Bit ciddi sorun. Nüfusumuzun yarısı hasta. Bebek ölüm oranı % 60'ı geçiyor.

Nüfusun % 80'i kırsal bölgede yaşıyor. Bunun önemli bölümü göçebe. Telefon, motor, makine yok. Sanayi ürünlerini dışarıdan alıyoruz. Kiremiti bile ithal ediyoruz. Elektrik yalnız İstanbul ve İzmir'in bazı semtlerinde var. Düşmanın yaktığı köy sayısı 830. Yanan bina sayısı 114.408. Ülkeyi neredeyse yeniden kurmamız gerekiyor. Yunanistan'dan gelen göçmen sayısı da 400 bini geçecek.

İktisadi hayatımız da, eğitim durumumuz da içler acısı. İktisatçımız da çok az. Zorunlu okuma yaşındaki çocukların ancak dörtte birini okutabiliyoruz. Halkın eğitimi hiç çözülmemiş. Oysa Cumhuriyet'in insan malzemesini hazırlamalı, namus cephesini güçlendirmeliyiz. Kültür eserleri kaçırılmış, kaçırılmaya devam ediliyor. Raporlarda daha ayrıntılı, daha acı bilgiler var. Bunları Bakanlara ve parti yönetim kuruluna da ver. Genel durumu tam bilsinler. Bütçemiz, gelirimiz yetersiz. İktisadi çıkmazdan kurtulmak için geliştirdiğim bir düşüncem var. Bu düşünceyi günü gelince konuşuruz.

Hedefimiz milli iktisat, bağımsızlığın sürekli olması için iktisadi bağımsızlık temel ilkemiz olmalı. Osmanlı bu gerçeği geç fark etti. Fark ettiği zaman çok geç kalmıştı. Cumhuriyet'e uygun bir anayasaya gerek var. Bu zor durumdan nasıl çıkılabileceğini gösteren ne bir örnek var önümüzde, ne de bir deney. Ama yılmamak, ucuz, geçici çarelerle yetinmemek, halkı kurtarmak için sorunları çözmek, kalkınmak, ilerlemek, milli egemenliğe dayalı, uygar ve özgür bir toplum oluşturmak, yüzyılımızın düzeyine yetişmek, kısacası çağdaşlaşmak, bu büyük ideali tam olarak başarmak zorundayız. Bu ana kadar bu ideali koruyarak geldik. Bundan sonra daha hızlı yürümek zorundayız. Bunun için gerekli yöntemi, yolu birlikte arayıp bulacağız. Yoksul ve esir ülkelere örnek olacağız.

Kaderin bizim kuşağımıza yüklediği kutsal bir görev bu. Bu büyük görevin ağırlığını ve onurunu seninle paylaşmak istedim. Allah yardımcımız olsun!"

Tarih 30 Ekim 1923... Mustafa Kemal Paşa, İsmet Paşa'yı Köşk'e davet eder. Ülkenin genel durumu hakkında hazırlattığı raporları İsmet Paşa'ya böyle sunar. Atatürk ve arkadaşlarının devraldıkları ülke işte böyle perişan durumdaydı. 10 Kasım'da parlak nutuklar atarak, bağlılıklarımızı bildirerek andığımız Atatürk'ün nasıl bir mucize yarattığının bilincinde miyiz? Bugün ona sahip çıkabiliyor muyuz? Yoksa sadece nutuk mu atıyoruz?
(*) Cumhuriyet - Türk Mucizesi, ikinci kitap - TURGUT ÖZAKMAN

Salı, Kasım 6

nerden başlamalı acaba?-ankara-bursa-birde çekiliş haberi

valla bayramdan sonra anca kendime geliyorum.
doruk paşayla dolu dolu bayram yaşadık.kalabalık,biz,ankara,eskişehir gezmeceleri olunca bizimki mutluluktan dört köşe.
hastalık halide geçti,süperdi yani.
tabi bu durum salı iş başı yapıncaya kadardı.
çünkü okula gideceğini anladığı an sil baştan yaptık okula alışma hallerine...
ağlamak ne ağlamak evden çıkana kadar kaç defa terden üst değiştirerek çıktık.
kapının önünden apartman kapısına iki katı kaç dakikada deyim yerindeyse tepine tepine,"gitmicem" çığlıklarıyla indik sormayın.
akşam başlayıp,sabah kaldığı yerden ağlayan bir doruk kuzusu vardıki bizide kendinide harap eden.
öğretmeniyle konuştum, dorukla zaten her gün konuşuyoruz,yok olmuyor.
"okulu sevmiyorum" diyor sürekli.bunun dışında kuzumla ilgili iyi bir gelişmede oldu.
bu son hastalık sebebiyle artık yanımızda,aramızda yatan doruk,yatağına terfi etti.odasında yatıyor artık:))
38.ay itibariyle oğlum kendi odasında uyuyor:))
aşağıda bayramlık doruk.nerden duydu ,gördü bilmiyorum papyon,kravat diye tutturdu.ve ben son dakika bulduklarımla idare ettik.

bu haftasonu kışa hazırlık hesabı ben turşu işine bulaştım geçte olsa,eşimde lastik olayına el  attı.akşamına dostlarla adalarda kahve keyfi...

pazar günüde harika bir bursa gezisi vardı.
bana göre geçte olsa tanışıp,çok ama çok sevdiğim barışın annesi,eşi ve biz sabahtan çıktık yola.
2 küçükle arkada pestilimiz çıksada,arkadaşlarımız yol üzerinde durdukları yerler dahil çok güzel bir bursa gezisi yaşattılar bize.
her ne kadar bu gezi beyler tarafından pazar günü planlanarak alışveriş hevesimiz sabote edilmişsede,protein yüklemesi ve bol keyif yaparak mutluluk enjekte ettik günümüze:))












 ............

ve çekiliş haberi,valla son günlerde blogları okumak ve yorum yazmak için ne kadar heveslensemde bu iş bir şekilde yarım kalıyor.
sevgili eskişehirli arkadaşım çekiliş düzenliyor,hemde kitap hediyeli.ben zaten onun takipçisiyim ve ne mutlu ki güzel bir diyolog kurdum kendisiyle.hediye bahane ama yazılarını,güzeller güzeli kızlarının hayat yolculuğunu okuyun derim.
evet sevgili dilek yani ay kızım gün kızım dan sizleri çok güzel bir hediye var.buyrun şansınızı deneyin...

şimdilik bu kadar,sütlü kahve eşliğinde arkadaşlarımın bloglarını okuyacağım.
sevgiyle kalın...





Pazartesi, Ekim 29

NİCE YILLARA "CUMHURİYET"

BİR BAYRAMDAN DAHA GÜZELİ ARDARDA YAŞANAN ÇİFTE BAYRAM OLSA GEREK.
TÜRKİYE CUMHURİYETİNİN BAĞIMSIZLIĞININ,
ÖZGÜRLÜĞÜNÜN YILDÖNÜMÜ,
CUMHURİYET BAYRAMIMIZ,
KUTLU OLSUN.
BAYRAĞIMIZ ÖZGÜRCE,
COŞKUYLA, GURURLA  DALGALANSIN HEP...



Çarşamba, Ekim 24

BAYRAM GELDİ...

NERDE O ESKİ BAYRAMLAR DEDİRTMEYECEK KADAR
SEVGİ DOLU;
MUHABBET DOLU,
HUZUR DOLU
BAYRAM SİZİNLE OLSUN.
SEVDİKLERİNİZLE BİRLİKTE MUTLU BAYRAMLAR...







bu sözüm facede başkasınınmış gibi yazılmış:((