Pazar, Temmuz 29

yine aynı şeyler...

hayatım boyunca saç konusunda hep sıkıntılıydım.annem eskiden aman bakamam diye kısa kestirirdi.
genç kızlığımda kısa saç çok modaydı o yüzden hep kestirdim.üniversitede saçlarımı uzatmaya karar verdim.
ama en fazla omuzlarımın az biraz altına dökülecek kadar.
hiç belimin hizalarına hiç yaklaşamadı zavallı saçlarım.
zaten uzadıkça sanki azmış gibi duruyordu,ince ve zayıf telli olduklarından...
allahtan gelin topuzum olacak kadar uzatmıştım nikaha kadar:))
sonra renk renk boyadım saçlarımı,en çokta kızıl türevleri...
anne olduktan sonrada uzatcam diyorum,uzatıyorum,"of çok dökülüyorlar" deyip çok kısacık kestiriyorum herseferinde...
yine aynı şeyi yaptım,bu sefer sıcaklardan yandım diyerek zor bela uzamış saçları kısacık kestirdim...
ah bu sıcaklar ah:))

Perşembe, Temmuz 26

sıcak,ramazan,su,dondurma

bugünlerde ağzımdan düşen kelimeler bunlar çoğunlukla.
bu sıcaklarda ramazan ayında olmak çok zormuş.
allah daha sıcak yerlerdeki insanlara sabır versin.
iftarda bizbizeysek hiç abartmıyorum.çünkü yenmiyor.çorba istemiyoruz.onun yerine kahvaltılıklar,koca bir çanak salata,ana yemek ve pilav, makarna,börek vs.
tatlı hiç yapmadım.bugün görümcemlere gideceğimiz için ilk olarak şekerpare yaptım.(hazır olmasın dedim)
yemekten sonra hasan polatkan bulvarında yürümek ve tabiki dr.beyaz da dondurma yemek en güzel ramazan zevki...
polatkan inanılmaz kalabalık oluyor.herkes bizim gibi hem yürüyüş hemde tatlısını çayını püfür püfür esen eskişehir akşamında yemek içmek istiyor.bu güzel zevkin tek sıkıntısı dr.beyazdaki dondurma kuyruğu olsa gerek:))


sevgiyle kalın...

Pazar, Temmuz 22

çocukça bir şiir:))

evi toparlıyorum.bütün dolapları elden geçiriyorum.eski kitaplar,defterler ya kolilenip aşağıya inecekler yada doğru çöpe..çünkü artık yetmiyor dolaplar,yer açmalı doruğun kitaplarına, boyalarına...
işte bu gecenin çekmecesinden bir şiir buldum.kime yazıldı, kim yazdı hiç bir fikrim yok.
ama çok samimi,çok çocukça,çok temiz satırlardı paylaşmak istedim...

güneşin doğduğu battığı bir gerçek,

yağmurun yağdığı,yüreğimin yandığı da bir gerçek,

tek seni seviyorum ya işte bu en büyük gerçek.

unutmaki sen bana içtiğim sudan,

en sevdiğim yemekten,

aldığım her nefesten daha gereklisin.

köprü yaptırıyorum gözlerimden gözlerine yardım edermisin?

nakil yaptırıyorum kalbimden kalbine  beni dinlermisim?

seni gördüm çok beğendim ,benimle gezermisin?

sana evlenme teklif ediyorum kabul edermisin?

gözlerim seni aramaktan kör olsada,
dudaklarım seni anmaktan yansa,

kalbim hasterinden paramparça olsada,

seni ömür boyu seveceğim.

allaha dilediğim tek dilek

göklere uzanan elimsin

sen yaşadığım bir ömür tatdığım en güzel düşlerimsin,

sen mutlulluğa duyulan özlem,

tek çarem,

kaderimsin...

 

insanlar kumsaldaki taşlara benzer

önce avuçla toplarsın 

sonra birer birer denize atarsın 

ama bazıları vardırki atmaya kıyamazsın

işte SEN onlardansın...

Cumartesi, Temmuz 21

şipşak istanbul-2-

ramazanın ilk orucunu sağsağlim atlattım.eskişehirde hava bugün oldukça serin ve iftara doğru yağmurluydu.belkide bu yüzden zorlanmadım.istanbul yorgunluğunuda attım sayılır.bir önceki yazıda ekleyemedim fotolar geliyor şimdi...








istanbullular bileceklerdir elbet.resimler beylerbeyi,üsküdar kadıköy sahil şerindeki duraklardan,parklardan...
valla eşim marmara mezunu ama çokta iyi bilmiyoruz istanbulu.ama "deniz olan memleket başka bir şey hatun "diye bir iç geçirdi,valla tayin isteyesim geldi deniz memleketine.ama kesinlikle istanbula değil.gezdikçe hayranım bu şehre,ama bir o kadarda korkutuyor beni..ve günün birinde istanbullu bir dost,arkadaş gezdirdir herbir yerini inşallah.heleki kız kulesi, camiler ...(secret yapıyorum evren duy beni)
birde üsküdar sahilindeki denize bakan villalarda yaşayanlar ne kadar şanslılar ve bilirlermiki sabah hava ne olursa olsun denizi görmek nasıl bir hayat katar hergün insana,offffffffffffff ki offffffffff.

Cuma, Temmuz 20

şipşak istanbul-1-

ayvalıktan geldiğimden beri,çamaşır yıkamaktan helak oldum.birde doruk paşanın şiş ve kaka geldiğinde illaki tuvalete gidene kadar üstünü az biraz kirletmesi çamaşırsız yıkamadan gün geçmesini mümkün kılmıyor.ev elden gitti gidecek,yapılacaklar listesi kabarık ve ramazan geliyor telaşım içinde kaybolurken,araya kreş işi sıkıştırdık.tabi birde istanbul yaptık.
geçen sene 8 ağustosta acıbadem maslak ta genizeti ameliyatı olmuştuk.vallaha korktum bu yaşta ameliyat diye ama çok rahatladık allaha bin şükür.doktoruz 3 ay sonra kontrol dedi.biz anca gittik.normalde eskişehirden istanbul maslak tam 4 buçuk saatte rahat rahat gidiliyor-du-.köprü bakım onarım çalışmaları nedeniyle nerdeyse 6 saatte vardık diyebilirim.valla ıkına sıkıla biz geldik dedi.ama o kadar tatlı,güleryüzlü bir doktor ki bizi harika karşıladı.
sonuç allaha şükürler olsun herşey yolunda.
sonra dedikki kaybola kaybola bir istanbul turu yapalım(genelde navigasyona rağmen kayboluyoruz istanbulda)
sorduk navigasyona en yakın avm neresi- istinye park-
ay ben bir sevindimki sormayın.malum tüm ünlüler burdan çıkarken ,girerken görünüyorya magazincilere.iki sevdiğimiz ünlü görsek fenamı.tabi bu arada acıbademin tuvaletlerini arşınlıyoruz doruk paşanın yalnış şiş ve kaka alarmlarıyla.
nihayet istinye parktayız.deli gibi açız.ben günaydın restaurantı gözüme kestiriyorum.çünkü buranın sahibi adamın tv de eti doğrarken izlediğimden beri merak ediyorum.adam etle dans ediyor resmen.o yüzdenmidir bilmem feci merak ediyorum yemekleri.neyseki doruk için kaşıkladan birşeyler alıp günaydında yemeğimizi yiyoruz.evet güzel,ama çooook güzel değil bence...
yemek sonrasında sigara molasına çıkan babamız arazi olurken,ben HM gitmek istiyorum.ama yanımda uykusu gelmiş huysuz doruk paşa var.onu madodan aldığım dondurmayla biraz kandırıp,başlıyorum hm yi gezmeye.indirimde var üstelik.2 bluz ve 1 çiçekli toka beğendim.deneyip alıcam.ama doruk paşa dondurmayı bitirmiş kaka alarmı veriyor.elimdekileri bırakıp çıkıyoruz wc aramaya ve yetiştik.ama yalnış alarmmmmm.ben gayet oflama modunda söylenirken babamız geliyor hadi gidelim artık diyor.daha ünlü bile göremeden gitmek istemiyorum.ama ünlü yok zaten kara çarşaflarında sadece gözbebekleri görünene araplar, gayet süper bakımlı özenli gezen elleri kolları dolu araplar,son derece rahat avrupalılar ve japonlar var.her yer turist kaynıyor.tek ünlü olarak tarkanın eski sevgilisini gördüm.bilgeydi galiba.başkada kimse yok.neyse köprü trafiğini geçip sahil turu yapma sözleriyle kandırıyor bizi ve çıkıyoruz istinye parktan.şansımıza köprü trafiği akıyor ağırda olsa.bizde beylerbeyi,üsküdar gezmeye karar veriyoruz.ilk durağımız bir park ama park ötesi bir durum var.denize girenlermi,mangalını yakanlarmı, güneşlenenlermi yada çocuklarını parkta eğlendirenlermi herşey var.sonrasında üsküdarda oturduk önce güzel denize karşı çay simit keyfi.sonra sahil turu ve capitolde yol için biraz alışveriş ve eskişehire yolculuk.gece yarısı geldik.ve en güzel ay ramazanı evimizde karşıladık.
HOŞGELDİN RAMAZAN AYI,HERKESE HAYIRLI GÜNLER...

Salı, Temmuz 17

bi ayvalık yapıp geldik...

didim mi,ayvalıkmı derken eşimin işim bittiyor 1 saate geliyorum bavulları hazırlada çıkalım telefonu üzerine,bir sürü şeyi unutarak ve tabiki şahsen hazırlıksız olmanın sıkıntısı ile çıktığımız ayvalık tatili bitti bile.valla oflamamın fayda etmemesine mi, balıkesirden sonraki yol çalışmasının sebebiyle uzayan köy misali yola mı,ve bir türlü uyumayan doruk paşayamı kızayım karar veremeden annemlere vardık bile. gece 1de süpriz diye çaldık kapıları,kapı duvar.tabi site içi komşuluk şahane, veranda muhabbetleride doyulmaz olunca anca telefonla haber verdik geldiğimizi.neyse şansımıza ertesi gün rüzgarı az güzel bir gün bizi bekliyordu.
malum ayvalıkğın tostundan çok rüzgarı ve aylak kedi köpekleri meşhur bence. yani sizi temmuzda bile balkona çıkarmayan rüzgarı yaşadım, biliyorum.neyseki 12 gün hava güzeldi.hatta son günler kavrulduk herkes gibi.

ayağımızı sürümüş olmalıyız ki büyükbabam ve dayım ertesi gün geldiler.büyükbabam annanemin ölümünden birkaç ay sonra acil olarak hastaneye kaldırılmış ve stress ve sıkıntıya bağlı şeker hastalığı ile tanışmıştı.bu yüzden artık kırıkkalede yalnız yaşamasını istemeyen çocukarı dönüşümlü olarak misafir ediyorlar büyükbabamı.büyükbabam bu durumdan hiç memnun değil, yük hissediyor kendini  ama işte...allahtan biliryorda ayvalığı kendi çıktı gezdi durmadı evde pek..

12 gün boyunca rutinimiz genelde sabah annemlerin oradaki iğdeli plajı sonrasında kahvaltı,uyku sonrasında sarımsaklı, badavut sahillerinde doruk paşaya yüzme öğretme  derslerimiz:))









kral tahtı gibi olan simiti bıraktık,kolluk ve normal bir simitle geldik ayvalığa.kolluklar pek sarmadı ama simiti sevdi. ve yine son gün simiti doğru takıp yüzmeye başladı.hep arap atı kıvamındayız hep son dakka...











evet soğuk,hatta çivi gibi,evet  kalabalık,ama ayvalıkta denize sarımsaklıda girilir...


akşamlarıda cunda, ayvalık çarşı, sarımsaklı çarşı ve yunusemre parkı çekirdek severler grubuna iştirakle geçti.lakin parkın karşısındaki adamdan sıcacık çekirdek alıp parka kurulup sohbet etmekte meşhur olmuş durumda.heleki bir dürümcü açılmış parkın karşı çaprazına allah dolup taşıyor yaz sıcağına rağmen.

cundada lokma yemek gerekir onuda saki mustafada yemek gerekir.tabi o lokma kuyruğunu dayanabilirseniz:))
 





 yunusemre parkında fotoğraf makinasını unutmadığımız bir akşamdan...

 ve tabiki ayvalık tatilimizi güzel kılan bir güzellik vardıki tam karşımızdaki evde,hergün ananenin eriklerinden kopardık ellerimizde yedirdik nerdeyse...hatta scootera atladık çiçek bile verdik...

bu mutluluğumuz 4 gün sürdü yağmur gitti,doruk paşa hergün yağmur neden gitti diye sordu...of offf pek bi içli aşık olacak benim paşa...

Pazartesi, Temmuz 2

hazırlıklar,planlar,düşünceler...

evet cuma günü itibariyle benim sınavlarım bitti ve tatilim başladı.eşimin çarşambaya kadar uzadı işleri.sonrasında ne yapmalı,nereye gitmeli diye düşünürken,hoş fazlada seçenek yok.ya didime kv ile apartta tatil,yada annemlerde yazlıkta tatil.arada bir istanbul olacak.ramazanda burdayız zaten.valla ne yapmalı bilmiyorum.

ben evlendiğimden beri hiç eşimin ailesiyle aynı evde yatmadım,kalmadım.o yüzden 1+1 bir apartta,hemde didim gibi yazlık yerde kalmak nasıl olur bilmiyorum.malum deniz olayı kılık kıyafet,geç yatılcak,geç kalkılcak vs.vs..allah biliyo ya nasıl olur diye hayıflanıyorum kaç gündür.ve sonunda kendim çağırdım kvnin telefonunu.(çok pis secret yaparım)hadi artık gelmiyormusunuz, doruk paşayı özledik, hadi gelin artık demiş.offffff ki ne offffff derken babamız ayvalıktakiler bekliyor ordanda istanbula gidicez belki bayrama geliriz demiş.varya nasıl sevindim anlatamam.bayramda onlar eskişehirde olurlar büyük ihtimal o yüzdende didim bize kalır.ama haksızmıyım başkasının evinde kalmak zaten benim için sıkıntıdır,birde kv ve kp ile çok zor olacaktı bence.(bu arada nurturiadan öğrendim bu kısaltmaları.)

o yüzden istikamet ,eğer eşimin işleri biterse 10 gün ayvalık 1 veya 2 gün istanbul.sonrasında gözümde dağ gibi büyüttüğüm badana işi varki sormayın.mecburuz çünkü doruk paşa aramızda yattıkça bize daha bir düşkün oluyor.her adımda bizi istiyor.kreş olayınıda düşünürken doruk paşanın  odasını temizlelim,duvarlarını süsleyeyim,yatağınıda taşıayayım da odasını bilsin,bu işide öğrensin.

cumartesi nurturia arkadaşlarımdan elifin güzel kızı rüyanın doğumgününden görümcemlere gittik.doğumgününde yemek ve pasta ikramı vardı ve doruk yemek yemedi.sadece pasta olduğu için 2 çatal pasta aldı o kadar.sonrasında görümcemlerdede istediği çizgi filmeler olmayınca yemek yemedi.bir bardak sütle uyudu.ertesi gün erkenden beni uyandırdı."anne kalk çok acıktım"diye.kalktım kahvaltı hazırladım yok yemiyor.sonrasında "izvi film aç" diye ağlıyor.yani o kadar aç,ama okadarda alışmışki tv ile yemek yemeğe...
bu konunun bu kadar ciddileşmesinde kv etkisi var.tabi benim hatamda.kv yediremiyorum dediğinde "anne en azından yumurtasını yedirmeye çalışsan"dedim.o da kendince çözümünü buldu.ve iş bu durumlara geldi.valla  bir yemek işi,birde kendi başına uyuma işini tez zamanda çözmeliyiz.geç bile kaldık.önümüzdeki yapılacaklar listesi işte böyle kalabalık...

bu arada ayvalıkta annemlerin evinde genelde hep eski eşyalar var. zaten yılda toplam 2 ay açık olduğundan öyle olması daha iyi.fırında belkide mutfağın en eskisi.ekmek balığından başka birşey pişirmiyor.o yüzden tencere keki ve tavada pizza tariflerini öğredim ve yaptım.öncelikle tencere keki acayip kolay ve lezzetli.denemenizi tavsiye ederim.tarifi blogları gezinirken gördüm,ama tam olarak hangi blog hatırlamıyorum.
malzemler;
2 yumurta
1,5 çay bardağı toz şeker,
1 çay bardağı süt
1 çay bardağı sıvıyağ
yarım çay bardağı su,
1er paket vanılya,kabartma tozu
3 yemek kaşığı kakao
2 su bardağı un 1çay bardağı ffındık,ceviz,üzerine kırılmış çikolata...
bildiğiniz keke gibi karıştırın,yağlanmış teflon tencereye dökün, ağzı kapalı kısık ateşte 20-30 dakikada hazır.


tavada pizza ise olmadı yapamadım,ekmek kısmı çok kalın oldu. o yüzden tarifi yok.zaten google yazdığınızda hep aynı ölçülerin olduğu tarif geliyor,ama ben tutturamadım.birde geçen hafta mevsimin son enginarını devletşahın etli enginar dolma tarifi ile tükettim.valla şimdiye kadar soyulmuş olarak alıp tükettiğim enginarın yapraklarına ne kadar yazık etmişim anladım.muhteşem bir tarif, muhteşem bir lezzet mevsimi gelince tekrar yapar,hatırlatırım size....



sevgiyle kalın...