Cumartesi, Mart 24

işte ben seçtim, sıra sende!

ipekyol ayakkabı dağıtıyor kızlar.
sizde seçin derim...sans hepimizden yana olsun...
işte BURDA

Cuma, Mart 23

saksıları renkleniyor;

hayatımın en güzel dönemleri kırıkkalede annanemlerde kaldığım günlerdi.
ben anne tarafımda en büyük torunum, dolayısıyla emeklilik çocuğu kontenjanından dünyaya gelen dayımla aramda 6-7 yaş var.annanemlere gittiğimde, hemen hemen hergün gümederesi denilen bahçeye gider, mevsimine göre, sebze meyve ekim dikimi, kayısı dilme işlemi, üzüm ve dut toplama işleriyle haşır neşir olurduk.sonrada dayımla fazla olanları satar perşembe pazarından kırık leblebi, yada bisküvi alırdık.sanırım oralardan kalma bir çifçilik hevesim var her sene büyüyen.

hersene illaki biber, ve dometes ekerim.geçen sene ipek hanımın çifliğinden de tohumlar aldım.(bazılarından farklı şeyler çıktı ama neyse)amacım sadece uğraşmak.ama doruğa katı gıdaya geçiş döneminde taaaaa kasım ayına kadar kiraz dometesler yedirmiştim saksıdan.
dometesim çiçeklendi;
çekirdekten limon yetiştirme sevdasına düştüm.okuduğum birkaç blog yüzünden.şimdi fidelerin kazık kök olma aşamasındayım. uzun bir yol biliyorum ama heves işte;
birde ilerki günlerde; mutfakta balkon yok demesinler diye konulan fransız balkonumda sergilemeyi düşündüğüm sümbül ve mor salkım karışımı;
sümbüller patlamaya başlamış.hepsi arka taraffftaki camekanlı balkonda bekliyorlar gerçek bahar güneşini:))

Çarşamba, Mart 21

güneşi gördük, içeri giremedik:))

cumartesi günü itibariyle eskişehirde güneşi gördük.
tabi malum eskişehirin ayazı meşhur olduğundan üzerimizdeki pek atmadık(hele dorukta atkı,bere takımı devam)
çıktık iki güneş görsün tenimiz dedik.
o günden beri hergün dışarı çıkıyoruz.
bugün hafif  öksürük var ama doktorluk değilizdir inşallah...
 valla ben çok mutluyum bahar havasından...

bunlar haftasonundan;







hasan polatkan boyunca yürüdük, sonrada yemeğimizi yedik geldik.uyur sandım ama nerdeeee.yaramazlık peşinde bir doruk vardı;

ve eski resimlerde numunelik bir veya iki defa kullandığı emziği merak etti,bu ne işe yarar dedi.anlattık.ve:))
 evde ve dışarıda şapka giymeye meraklı bir oğluş var; gittiğimiz her mağazadan birkaç deneme yapıp kapıyoruz illaki;


ananeler gelmişti geçen hafta soğuklarda onlarla bir şapkalı poz gelsin(hazır resim yükleme icadını bulmuşken:))



ve son olarak baba-oğul aşkı...gerçekten çok düşkün babasına.her uyandığında önce baba diye sesleniyor.baba işe gitti dediğimizde, müdür amcayı dövücem işte diyor.valla asabiyet halimiz babasından mı; 2 yaş muhabetinden mi bilmiyorum.ama çok asabi bu aralar.....

bugünde parkta şenlendik.tüm çocuklara canım arkadaşım diyor.beraber oynayalım diyor, pek mutlu oluyor.
hoşgeldin  bahar...güneşimiz ısıtsın bizi..
sevgiler...








Cuma, Mart 16

kara kış ve eskişehir...

nerden başlamalı bilmiyorum.
çok üşüyorum.
eskişehirde hala kara kış durumları devam ediyor.ve artık sıkıldım.
bir gün önce buz gibi ayaz , sonra kar fırtınası sonra tekrar ayaz ve yerler buz pisti.
bugün sınav günümdü.öğrencimin biri gelirken düşmüş belinin üzerine.
sınava başlamadan son tekrarlarda dayanamadı sırasında, başladı ağlamaya;lise2 öğrencisi delikanlı...
- hocam gelirken kaydım ve düştüm.belim çok ağrıyor.sınavda var ne yapayım dedi.ağlaya ağlaya...
bu kadar rahat ağlayacak bir çocuk değil tanıyorum.ama o kadar samimi ve çocuksu bir şekilde ...
ne diyeceğimi şaşırdım akan gözyaşlarına bakarak...sonra;
-oğlum kalk git, yok dur aileni arayalım alsınlar.belki ciddi birşeydir..
-ama sınav var hocam..
- boşver sınavı haftaya sınav olursun hadi kalk git...

sonra diğerlerini sınav yaparken düşündüm.hiç denk gelmedim 10 yıllık öğretmenlik hayatımda bu kadar içten , samimi, hıçkıra hıçkıra yanımda ağlayana..
bir keresinde öğrencinin eli ciddi olarak yaralanmıştıda.dolan gözlerini içine çekmişti beni görünce...
benim öğrencilerim hep lise 2,3,4...tam ergenlik , delikanlılık, genç kızlık dönemleri..
kolay kolay ağlamazlar karşımda sıkı fırça yeselerde, canları cidden acısada..
ama çok kolay dökülürler bana, "evladım, hey delikanlı, oğlum" dediğimde.
pekte sevmem bu lafları ama alışkanlık.heleki anne olduktan sonra daha kolay çıkıyor..

heryerde böylemidir bilmem ama. meslek lisesinde bölümler vardır ve bizim bölüm öğrencilerimiz vardır.

onlar bizim çocuklarımızdır.sürekli konuşuruz , dertleşiriz, bazen kutlamalar yaparız, bazen varsa sıkıntısı toplarız 3-5 derdine derman oluruz.öğrencimiz parası olamadığında gelir harçlık ister.bizde veririz güvenerek.bazen gelir o para bazende  unutulur gider.öğretmenliğimin ilk yıllarında geleneksel olmuş piknikler vardı.ama şimdi değişen ders programları, bölüm içerikleri o kadarda uzunca tanımamıza engel oluyor öğrencileri.
mezun oluncada gelirler,elimizi öpmeye, hal-hatır sormaya.ençok dayak yedikleri öğretmenleri kıymetlidir onlar için.bazen ilk maaşım derler elinde tatlısıyla, bazende askere gidiyorum diye gelir helalik almaya,yada düğün davetiyesiyle gelir "hocam emeğiniz büyük muhakkak bekliyorum "diyerek.dedim ya azaldı artık böyle gerçek , dürüst sevgiler, saygı duymalar...

nerden geldim bu konulara bilmem ama bu kadar karda -kışta birkez bile tatil olmadan devam ediyoruz eğitim -öğretim hayatımıza biz bile şaşıyoruz.allahtan ciddi kazalar yaşamadan mart ayını yarıladık ya..
bunada şükür...........