Cumartesi, Kasım 24

öğretmenler günü kutlu olsun.

seviyorum mesleğimi her ne kadar mesleğimin itibarını düşürmeye çalışan onca amirimiz varken.
her yıl tek bir amacım vardır o dolu dolu müfradatı öğrencilerime  öğretmekten öte,hayatta iyi birey olmalarını  için çaba harcamak,anlatmak, ve onları dinlemek...
iyi insan, dürüst insan, ahlaklı insan, doğru insana ihtiyacımız var her zaman...
bir anne olarak ve bir öğretmen olarak umarım elimden geleni yapabiliyorumdur bu konuda...

TÜM ÖĞRETMENLERİN ÖĞRETMENLER GÜNÜNÜ KUTLARIM.
DAHA İYİ ŞARTLARDA ÇALIŞMAK DİLEĞİMLE...

BUGÜNLERİ BİZE VEREN ATAMA'SONSUZ SEVGİLERİMLE...

Salı, Kasım 20

çekilişler...

yeni yıl ruhu sarmış her yeri...
hediyeler,etkinlikler...
sevgili  sade kahve ecenin  etkinliğine bayıldım ve katıldım.bugün son gün umarım katılım gerçekleşmiştir.


                                               sevgili güzellik nehri  blogu bu güzellikleri,

 
sevgili kırmızı evin cadısı bloğu bu güzellikleri,


 

hediye hediyor .sizde hediyelerin cazibesineve yeniyıl coşkusuna kapıldıysanız acele edin derim.
sevgiler...

Pazar, Kasım 18

yeşil gözlüm...

Kapat gözlerini kimse görmesin
Yalnız benim için bak yeşil yeşil
Gözlerin kimseye ümit vermesin
Yalnız benim için bak yeşil yeşil
Seni öyle sevdim ölürcesine
tanrı’nın yazdığı şiircesine
İçimden geçeni bilircesine
Yalnız benim için bak yeşil yeşil

sevgilim...
herşeye rağmen,
kötü gündede,
iyi gündede,
seni sevmekten alamıyorum kendimi...
iyiki doğdun,nice yıllara sağlıkla ,huzurla,mutlulukla...



 not:burayı okuduğunu biliyorum.yeni yaşınla birlikte sigarasız,spor dolu bir hayat diliyorum...




Cuma, Kasım 16

mutfakta yeni aşkım fissler...

düdüklü tencere her evin kurtarıcısı, özellikle çalışan hanımların gözbebeğidir.
en azından benim için öyle.biri normal ebatlarda ,diğeri 8 litre düdüklü tencerem vardı.
vardı diyorum çünkü bir tanesi son mercimek çorbası  yapma girişimimde,mercimekle yakın temasa girdiğinden terk ettim kendisini.
çünkü son bir yıldır ara ara yemeklerin dibi tutuyor,hatta yanıyordu.lastiğini değiştirdim,sürekli başında durdum ama fayda etmedi.
sonrasında evde düdüklü almamız lazım sesleri çıkardım.iyi bişey olsun dedim.Fissler olsun dedim.
tabi piyasadaki tencere fiyatlarına yabancı olan eşim daha fazla dayanamadı ve netten araştırma yaptı.
özellikle bu işi ona bıraktım.çünkü "bir düdüklü tencereye bu kadar para verilmezki "diyebilecek klasik bir türk erkeği ile evliyim:))
araştırdı yinede az biraz söylendi ve Fissler comfort 4,5 litre  aldı.
tabiki netten.tabiki hemen geldi.(netten alışveriş konusunda %80 şanslıyız.)
bugün ilk denememi yine kırmızı mercimek çorbasıyla yaptım.15 dakikada çorba hazırdı.
umarım uzun yıllar Fisslerle aşkımız devam eder.
valla pek bi hevesliyim kitaptaki tarifleri yapmaya...
Fissler Vitavit Comfort Düdüklü Tencere 4.5 Lt.

Çarşamba, Kasım 14

beni bu havalar mahvetti:((

başlıktan anladığınız üzere hastayım.kulağımın içi su dolu,boğazlarında yumru var ve yanıyor gibi hissediyorum.
kbb ye göründüm bir ton ilaç yazdı ve kesinlikte ilaçlar bitince geleceksin dedi.
valla kulağım zaten zor duyardı,şimdi sürekli ne ne,bir daha söyle modundayım.

ilk başta okulda grup değişimine gittiğimizden ve konu olarak sürekli anlatım modunda olamamdan,ve çocukların bu  7:30 olayına alışamayıp sürekli anlamadım diye bakan gözlerinden sebep sürekli tekrar etmemin etkisiyle yine faranjit oldum sandım.ama hafif ateş ve kulak ağrısı ve dün gece itibariyle öksürükten dolayı doktor kapısına dayanacak duruma geldim hemen.

efendim eskişehirde havalar iyice bozdu.özellikle cumartesi pazar çok soğuktu.biz buna rağmen 2 doğumgünü,bir ev görme gezmszi yapmaktan geri kalmadık.

sanal annelerle başlayan muhabbet gerçeğe,samimiyete dönüştü ve böyle güzel günlerde birbirimizi görmek ister olduk.her ne kadar ben bayağı fire versemde çok seviyorum eskişehir annelerini.
işte atanın doğumgünü;

herşey çok güzeldi,çocuklar çok eğlendi.her yeri tavşanlar ve örümcek adamları sardı...



sonrasında utkuyla buluştuğumuz bir ev gezmesi,ve arkadaşımız egemenin doğumgünü vardı gidilmesi gereken.utkuyla ilk 5 dakka süperdi sonra uykunun etkisiyle sürekli ağladık durduk.


egemenlere giderken uykuya yenildik.her nekadar o uyanana kadar pasta kesme ve yiyecek,içecek servisi bitsede tekrar tekrar üfledik mumları;












pazar günü ekolojik pazar ve espark turu yaptık.tabi haftaiçi 3 gün çocuklu gezme, haftasonuda gezmeler tozmalar dayanadım.yaşlanıyormuyum ne:))

şaka bi yana büyüdükçe gezmeler daha rahat oluyor.en az 1 bardak çayımı sıcak içiyorum artık.dışarıdaysak ve arabada oturmaya ve oyalanacak durumdaysa avmlerde bile geziyorum rahat rahat.ama limitimiz hala en fazla 1 saat:))
bunada şükür diyerek bu yazıyı en az 1öksürük krizi,5 hapşurukla tamamlıyorum.
çok yaşayalım hep beraber, sağlıklı yaşayalım.
sevdiklerimizde birlikte yaşayalım....

Cuma, Kasım 9

ÖZLÜYORUZ SENİ ATAM...

BİR AYDA MASALI blogunun sahibi yazmış,bende paylaştım.
Teşekkürler bilgi için...
teşekkürler okuduğunuz için...

LÜTFEN BU METNİ SABIRLA SONUNA KADAR, ÖNYARGISIZ OKUYUN, İSTERSENİZ PAYLAŞIN...
HANGİ ZEMİNİN ÜZERİNDE OTURDUĞUNU VE HANGİ MİRASI ALDIĞINI BİLMEYEN SADECE BAŞKALARININ KÖLESİ OLUR...
İşte o müthiş metin:
Atatürk'ten İsmet Paşa'ya
"SEVGİLİ Paşam, Cumhuriyet'in ilk başbakanı olarak seni düşünüyorum. Dur, hiç itiraz etme. Niye seni seçtiğimi şimdi anlayacaksın. Bizi yine büyük bir savaş bekliyor.
Durumumuzun bir bölümünü Cephe Komutanı ve Lozan Başdelegesi olarak elbette biliyorsun. Büyük devletlerin bu sefil duruma bakarak, kısa zamanda pes edeceğimizi sandıklarını Lozan dönüşü sen bize anlattın.

Ben sana şimdi bildiğinden daha da acıklı olan genel durumu özetleyeceğim. Bize geri, borçlu, hastalıklı bir vatan miras kaldı. Yoksul bir köylü devletiyiz. Dört mevsim kullanılabilir karayollarımız yok denecek kadar az. 4.000 km. kadar demiryolu var. Bir metresi bile bizim değil. Üstelik yetersiz. Ülkenin kuzeyini güneyine, batısını doğusuna bağlamamız, vatanın bütünlüğünü sağlamamız şart. Denizciliğimiz acınacak durumda. Köylümüzü topraklandırmalı, ihtiyacı olan bir çift öküz ile bir saban vererek çiftçi yapmalıyız.

Doğudaki aşiret, bey, ağa, şeyh düzeni Cumhuriyet'le de insanlıkla da bağdaşmaz. Bu durumu düzeltmeli, halkı kurtarmalıyız. Her yerde tefeciler halkı eziyor. Güya tarım ülkesiyiz ama ekmeklik unumuzun çoğunu dışarıdan getirtiyoruz. Sığır vebası hayvancılığımızı öldürüyor. Doktor sayımız 337, sağlık memuru 434, ebe sayısı 136. Pek az şehirde eczane var. Salgın hastalıklar insanlarımızı kırıyor. Üç milyon insanımız trahomlu. Sıtma, tifüs, verem, frengi, tifo salgın halinde. Bit ciddi sorun. Nüfusumuzun yarısı hasta. Bebek ölüm oranı % 60'ı geçiyor.

Nüfusun % 80'i kırsal bölgede yaşıyor. Bunun önemli bölümü göçebe. Telefon, motor, makine yok. Sanayi ürünlerini dışarıdan alıyoruz. Kiremiti bile ithal ediyoruz. Elektrik yalnız İstanbul ve İzmir'in bazı semtlerinde var. Düşmanın yaktığı köy sayısı 830. Yanan bina sayısı 114.408. Ülkeyi neredeyse yeniden kurmamız gerekiyor. Yunanistan'dan gelen göçmen sayısı da 400 bini geçecek.

İktisadi hayatımız da, eğitim durumumuz da içler acısı. İktisatçımız da çok az. Zorunlu okuma yaşındaki çocukların ancak dörtte birini okutabiliyoruz. Halkın eğitimi hiç çözülmemiş. Oysa Cumhuriyet'in insan malzemesini hazırlamalı, namus cephesini güçlendirmeliyiz. Kültür eserleri kaçırılmış, kaçırılmaya devam ediliyor. Raporlarda daha ayrıntılı, daha acı bilgiler var. Bunları Bakanlara ve parti yönetim kuruluna da ver. Genel durumu tam bilsinler. Bütçemiz, gelirimiz yetersiz. İktisadi çıkmazdan kurtulmak için geliştirdiğim bir düşüncem var. Bu düşünceyi günü gelince konuşuruz.

Hedefimiz milli iktisat, bağımsızlığın sürekli olması için iktisadi bağımsızlık temel ilkemiz olmalı. Osmanlı bu gerçeği geç fark etti. Fark ettiği zaman çok geç kalmıştı. Cumhuriyet'e uygun bir anayasaya gerek var. Bu zor durumdan nasıl çıkılabileceğini gösteren ne bir örnek var önümüzde, ne de bir deney. Ama yılmamak, ucuz, geçici çarelerle yetinmemek, halkı kurtarmak için sorunları çözmek, kalkınmak, ilerlemek, milli egemenliğe dayalı, uygar ve özgür bir toplum oluşturmak, yüzyılımızın düzeyine yetişmek, kısacası çağdaşlaşmak, bu büyük ideali tam olarak başarmak zorundayız. Bu ana kadar bu ideali koruyarak geldik. Bundan sonra daha hızlı yürümek zorundayız. Bunun için gerekli yöntemi, yolu birlikte arayıp bulacağız. Yoksul ve esir ülkelere örnek olacağız.

Kaderin bizim kuşağımıza yüklediği kutsal bir görev bu. Bu büyük görevin ağırlığını ve onurunu seninle paylaşmak istedim. Allah yardımcımız olsun!"

Tarih 30 Ekim 1923... Mustafa Kemal Paşa, İsmet Paşa'yı Köşk'e davet eder. Ülkenin genel durumu hakkında hazırlattığı raporları İsmet Paşa'ya böyle sunar. Atatürk ve arkadaşlarının devraldıkları ülke işte böyle perişan durumdaydı. 10 Kasım'da parlak nutuklar atarak, bağlılıklarımızı bildirerek andığımız Atatürk'ün nasıl bir mucize yarattığının bilincinde miyiz? Bugün ona sahip çıkabiliyor muyuz? Yoksa sadece nutuk mu atıyoruz?
(*) Cumhuriyet - Türk Mucizesi, ikinci kitap - TURGUT ÖZAKMAN

Salı, Kasım 6

nerden başlamalı acaba?-ankara-bursa-birde çekiliş haberi

valla bayramdan sonra anca kendime geliyorum.
doruk paşayla dolu dolu bayram yaşadık.kalabalık,biz,ankara,eskişehir gezmeceleri olunca bizimki mutluluktan dört köşe.
hastalık halide geçti,süperdi yani.
tabi bu durum salı iş başı yapıncaya kadardı.
çünkü okula gideceğini anladığı an sil baştan yaptık okula alışma hallerine...
ağlamak ne ağlamak evden çıkana kadar kaç defa terden üst değiştirerek çıktık.
kapının önünden apartman kapısına iki katı kaç dakikada deyim yerindeyse tepine tepine,"gitmicem" çığlıklarıyla indik sormayın.
akşam başlayıp,sabah kaldığı yerden ağlayan bir doruk kuzusu vardıki bizide kendinide harap eden.
öğretmeniyle konuştum, dorukla zaten her gün konuşuyoruz,yok olmuyor.
"okulu sevmiyorum" diyor sürekli.bunun dışında kuzumla ilgili iyi bir gelişmede oldu.
bu son hastalık sebebiyle artık yanımızda,aramızda yatan doruk,yatağına terfi etti.odasında yatıyor artık:))
38.ay itibariyle oğlum kendi odasında uyuyor:))
aşağıda bayramlık doruk.nerden duydu ,gördü bilmiyorum papyon,kravat diye tutturdu.ve ben son dakika bulduklarımla idare ettik.

bu haftasonu kışa hazırlık hesabı ben turşu işine bulaştım geçte olsa,eşimde lastik olayına el  attı.akşamına dostlarla adalarda kahve keyfi...

pazar günüde harika bir bursa gezisi vardı.
bana göre geçte olsa tanışıp,çok ama çok sevdiğim barışın annesi,eşi ve biz sabahtan çıktık yola.
2 küçükle arkada pestilimiz çıksada,arkadaşlarımız yol üzerinde durdukları yerler dahil çok güzel bir bursa gezisi yaşattılar bize.
her ne kadar bu gezi beyler tarafından pazar günü planlanarak alışveriş hevesimiz sabote edilmişsede,protein yüklemesi ve bol keyif yaparak mutluluk enjekte ettik günümüze:))












 ............

ve çekiliş haberi,valla son günlerde blogları okumak ve yorum yazmak için ne kadar heveslensemde bu iş bir şekilde yarım kalıyor.
sevgili eskişehirli arkadaşım çekiliş düzenliyor,hemde kitap hediyeli.ben zaten onun takipçisiyim ve ne mutlu ki güzel bir diyolog kurdum kendisiyle.hediye bahane ama yazılarını,güzeller güzeli kızlarının hayat yolculuğunu okuyun derim.
evet sevgili dilek yani ay kızım gün kızım dan sizleri çok güzel bir hediye var.buyrun şansınızı deneyin...

şimdilik bu kadar,sütlü kahve eşliğinde arkadaşlarımın bloglarını okuyacağım.
sevgiyle kalın...