Çarşamba, Ağustos 31

çifte bayram:)))

sevdiklerinizle beraber sıcacık, kahkaha dolu bir bayram geçirmeniz dileğiyle....




(biz 10 gündür ayvalıktayız ve 2 gündür anca denize girdik...)

Pazar, Ağustos 21

yatak sohbetleri:))

başlığa bakıp aldanmayın canım...
bu sohbetler doruk paşaya ait...
benim yavruma yemek ve uykudan bahsetmezseniz pek bi tatlıdır inanın...
ama yemek yedirmek ve uyutmak bazen tahmin edemiceniz kadar sabır gerektirebiliyor...
aşağıda bugün öğlen uyutmaya çalıştığımız paşanın anne ve babasını nasıl ters köşe yaptığını anlatmaya çalıştım...
buyrun..

öncelikle doruk bizim odasındaki beşikte uyumakta.ama genellikle bizim yatağı kullanmakata.son günlerde bizim yataktan kendi yatağına gayet destursuz geçmeyi huy edindi.
baba: hadi oğlum yatalım beraber
doruk:yatalım baba...
beşiğe geçmeye çalışan doruğu gören baba:oğlum düşersin bak tehlikeli
doruk:düyeyimmmmmmmmmmm hoppaaaaaaaa der ve bizim yatağa düşer.
bu sahne bi 30 kez tekrarlanır...

mutfakta akşama hazırlanan anne çağrılır.
baba.hadi annesi hep beraber yatalım uyuyalım
anne:hadi bakalım hertkes uyumuş dorukta uyusun
veeeee doruk başlar
doruk:yeloğlan uyudu
baba:uyumuş oğlum
doruk:eppe uyudu
baba:uyumuş oğlum
doruk babaye (babanne) uyudu
baba:(takılmış ve uyumakta olan plak modunda)uyudu oğlum
doruk:arefendi ayıcık(kahverengi ayıcık) uyudu
baba:uyudu oğlum
doruk: yetrete (trt)uyudu
baba:uyudu
doruk:donbaba (dondurma)uyudu
baba:uyudu
VEEEE doruk çığlığı basar
doruk:donbabaaaaaaaaaaaaaaaaa hammmmmmmmmmmmm babaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaa
ve baba bu çığlıklara uyanır....

uzuuuun bir aradan sonra merhaba...

evet bayağı uzun bir ara oldu.
sebebi yazmak istememem ve sonrasında telaşlı günler...
evet bol telaşlı günler yaşadık...
en son yazdığımdan sonra doruk düştü.hemde gözümüzün önünde.Alnı kesildi.hemde iç kasıyla beraber.
ben hayatımda böyle bir kanama görmedim.ömrümden ömürler gitti.ilk gittiğimiz acilde dikiş dediler.bizde koştuk gittik tıp fakültesine.
estetik cerrah iç kasıda kesilmiş dedi.bu yüzden içe 5 dikiş ,dışa 2 dikiş atıldı.tabi sürekli bayıldığım için beni ve babasını odaya almadılar.halası sağolsun oğlumun yanındaydı.biz dışarda ağlamasına dayanamadık.ben çok üzüldüm,daha soğukkanlı olmam gerektiğini ve doruğun herşeyi istemesi karşısında onun iyiliği için hayır demeyi öğredim.Ama doruk çok hareketli bir çocuk(maşallah).bu biraz beni zorluyor.sürekli keşfetme modunda.dolaplar, çekmeceler...sonuçta ev , çalışma hayatı.. daha pratik ve organize olmam gerekiyor...

Sonrasında konuşmadığı için endişe ettiğim doruk paşa maşallah bülbül kesildi..evde sürekli bana sibel,hatun, yada annesi diye hitap eden babasını örnek alıp " annesi" dedi uzunca bir müddet.şimdi daha yenice"anne, anneciğim" diyor.tabi ben çok mutlu...

arada annane ve üpbaba(büyükbaba) ile yapılan antalya tatili...genel olarak güzeldi.ama nedenini anmadığımız bir şekilde doruk kucaktan inmedi. anne ve babadan bir an olsun ayrılmadı.oysa ananesi uzakta olduğundan daha fazla vakit geçirmek ve bizede mola olur diye böyle bir tatil planlamıştı ama maaalesef pek yüz vermedi doruk paşa..

Veee son olarak yaklaşık 15 gün önce daha 2 yaşını bile doldurmadan ilk ameliyatımızı olduk...genizeti ameliyatı...

evet mayıs ayından beri sürekli hastalık hali, daha doğrusu nefes alamama durumumuz vardı.artık öyleki gece başında nöbet durumundaydık.
Doruk sürekli normal olarak burnundan nefes almak istiyordu.ama öyle bir zorlanıyorduki sırılsıklam ter içinde kalıyor, ve nefes alırken gögüs kafesi sırtıyla yapışıyordu sanki..o yüzden biz ağzından nefes almasını bekliyorduk yada ağzında nefes almasını sağlıyorduk.ağzından nefes alıncada ağzı kuruyor, öksürüyor sonra tekrar burnundan nefes almaya başlıyordu.tabi ben yine nöbette...bir çok doktora göründük hepsi ameliyat dedi.

Ameliyat için karar verdik ve anestesi uzmanı 3 yaş altı bebeklerde anestesinin ne kadar tehlikeli olduğunu anlattı gayet gerçekçi bir biçimde.bunun üzerine çocuk doktorumuz bize çocuk kulak burun boğaz uzmanı önerdi.hacettepe tıp fakültesinden ömer faruk ünal...uzmanlık alanı küçük çocuklar..hal böyle olunda düştük doktorun peşine ama doktor bey 1 buçuk yıl önce acıbadem maslak hastanesine gitmiş.bende randevu için aradığım kıza durumu anlattım oda prof dr.umut akyolu söyledi.tamam dedik aldık randevuyu gittik.kendiside ameliyat şart dedi.ama bi on gün sonra ameliyata alabileceğini programının dolu olduğunu söyledi.biz kendisiyle tekrar görüşmek üzere anlaştık geldik eskişehire.Eşim tutturdu doktor ömer beye gitmek için.belki ameliyatsız bir çözümdü bizim aradığımız. ve gittik istanbula.o kadar eminizki ii şeyler duyacağımıza deniz bavulu yaptık ordan kaçıcaz ayvalığa.

Ömer farul ünalla ilk karşılaşmamız süperdi.bu kadar ilgili bu kadar açıksözlü bir doktor..bize herşeyi anlattı.maalesef ameliyat dedi oda.ameliyatın basit bi ameliyat olduğunu,ama doruğun çok küçük olduğunu ameliyatı nerde yaptırırsak yaptıralım çocuk bölümlerinin tam olduğu bir yeri tercih etmemizin daha doğru olacağını(3 yaş altı olduğumuzdan), acıbademin devlet ile anlaşması olmadığında ameliyat ücretinin bize çok gelebileceğini,bunun için bir sigorta yaptırmamızın uygun olacağını,böylelikle bir miktar indirim olacağını vs...anlattı ve telefonunu verdi.ameliyat burda olsun yada olmasın herşekilde yardım edebileceğini söyledi.
sonrasında sigorta arayışları falan uğraşırken biz umut beyle görüştük ve kendisi yoğun olmasına rağmen gelirsek araya alıcağını söyledi.biz tam hacettepede ameliyat olmaya hazırlanırken acıbademden aradılar doktor bey şu kadar indirim yaptı.eğer uygunsa şu gün ameliyete alacak sizi dedi.bunu duyan eşim evet dedi ve biz istanbulda genizeti ameliyatı olduk.ve şuan allaha çok şükür iyiyiz.zamanlada daha rahat nefess alıyoruz..
bayağı uzun bir yazı oldu devamıda var aslında ama sonraki yazıya...


SEVGİYLE KALIN...

Pazartesi, Nisan 4

pek bi gayretli:))

benim paşa pek bi gayretli çıktı.
elektrik süpürgesinden tutunda, bulaşık makinesine kadar herbişeyden yakınen ilgili...
tabi bazı teknik hatalar olmuyor değil.örneğin, makineye atılan kirli çamaşırları çıkarıyor, temizleri çamaşırlıktan alıp makineye geri koyuyor...
bulaşık makinesi kirli doluykende boşaltmak istiyor...
elektrik süpürgesi sürekli kapatmak istiyor...vs..
bezlerini çöpe atıyor...
sehbanın tozunu dantel örtü ile alıyor:))))

bu arada saçları kestik 4. kez.ama kuyrukta gitti.anane müdahalesiyle:((


ama çok keyifli oluyor bu anlar...
gerçekten..
bu aralar yine acabalardayım...
bakıcı teyzemizin bilgisi olan bir tane kameramız var.
pek bakmıyorum.çünkü ona güveniyorum.
ama bibakalım dedim.
maşallah hiçbir diziyi kaçırmıyor.haliyle dorukta tv seyrediyor.
yeme içme konusunda hassasım. soruyorum...
oda söylüyor sabah yumurtasının hepsini yedi, şu kadar zeytin yedi vs...
aslında bu onların beraber yedikleriymiş...gördüğüm kadarıyla...
halbuki yemesi içmesi konusunda hiçbir söylemim yok...çoğu zaman kafana göre takıl diyorumistediğini yapıyor yiyor.
üfffffffffff
ne yapmalıyım bilmiyorum...

Cuma, Mart 25

üzüntü.((

merhaba dostlar; uzun süre oldu yazmayalı...
hala bazen kırmızı yazı geliyor ekrana sinir oluyorum...

zor günler geldi geçti...
yakınlardan bir nefes daha durdu , bitti...
eşimin annanesi vefat etti...
pek fazla görüşemezdik.hastaydı,
bakıma ihtiyacı vardı,
o yüzden her ay bir çocuğunda kalırdı, öyle olunca şehir şehir gezmek zorunda kalırdı,
bakıma ihtiyacı vardı ,ama dinçti, dirençliydi,
parkinson hastasıydı...
başka hiçbir sıkıntısı yoktu...vs vs..
açıklamanın anlamı yok,
çünkü artık o yok...

ben çok etkilendim.bütün çocukları yanındaydı son ana kadar.sadece almanyadaki kızı yetişemedi , fenalaştıdığında çağırdılar ama o geldiğinde son bir olsun duyamadı sesini...
feryatları hala kulağımda "ben anneme geldim, sevmeye, koklamaya geldim"
herkes perişan oldu...
ben doruk'a hamileyken önce dedemi kaybettim.canım  dedemi...
yetişemedim gömülmesine bile...

sonra dayımı, en çok sevdiğim beni ençok seven dayımı kaybettim..
o zamna 8 aylık  hamileydim eşim götürmedi bile ankaraya dayanamazsın dedi.çok istedim ama zaten yolculuk yasaktı.
gidemedim
göremedim son kez ikisinide
çok zor oldu dayanması
uzakta, gurbette olmaya lanet ettim
ama benim seçimimdi,kaderimdi ailemde uzak yerler
ama bunları bu kadar zor olacağını düşünememişim
zor gerçekten zor
özlüyorum onları
özlüyorum hayatta olan yakınlarımı
en çokta annemi, babamı çok ama çok özlüyorum...

Pazartesi, Mart 14

daha şimdiden....

bu blog olayı canımın sıkıntısını artırıyor..
yazasım var blog açılmıyor..
sadece bakmak isteğim var blog açık...
bir türlü tutturamadık...

karlar yağdı ama tatil olacak kadar değil...
sonrası buz kesti heryer...
ankara tatil oldu annanemiz geldi koşa koşa...
gurbetlik koyuyor içime, hüzünlendiriyor beni böyle zamanlarda...
2 günde doruk ananesine, ananneside doruğa aşık oldular tekrardan..
ayrılık vakti ben yoktum yanlarında ama çok zor bir veda olmuş her ikisi içinde...
benim içinde zor oldu...2 günde bile her istediğimi yaptı anacığım sağolsun...

ah ah...

bu arada indirimlerden bişeyler alıyorum..
yalnız bedenler hep artıyor..
en son 38 aldım tıkış tepiş oldum ama neyse...
çok kilo aldım bu süt olayı bittiğinden beri , hemde çok...
acil önlem almalı, ama nasıl..

indirim demişken,en indirimlisinden  bir converse buldum paşama(boynerde 22,5lira)...
23 numara , siyah bir  converse..
bir hevesti benimkisi, giymezse hediye verilcek yeri hazırdı çünkü..
mothercare"den 50 lira verdiğim ayakkabıyı sürekli çıkarmaya çalışan, lcw den ev ayakkabısı diye aldığımı ayağına bile sokmayan doruk paşanın, bu converselerinde hakkını vermeyeceğine emindim çünkü...

ama beni her daim şaşırtan paşa yaptı yine yapacağını..
zamane bebeği işte ne olacak?

her sabah kalkılır, üst değiştirilir, bez değiştirilir...anne bezi atmaya gider ve geldiğinde doruk koltukta elinde converselerinin giydirilmesini sabırsızlıkla bekler:)))
hayatı boyunca marka takıntısı olmayan, pazar gezmeye bayılan anne düşünmektedir:,

bu çocuk kime çekmiştir? diye

CEVAP: dayısıııııııııııı

Cuma, Mart 11

hediye var...

bir var bir yok...
yazmayı bırak bakmak bile içimden gelmiyor.
öyle geziyorum yorum bile yazmadan..
keyifsizim..
ama bu hediyeler keyiflendirdi beni...
bence buraya tık tık

Salı, Mart 1

bende yaptım

her ihtimale karşı yeni adresim:
http://keyfisibel.wordpress.com

neden bilmiyorum...

içim daralıyor okuldan geldiğimden beri...
sıkışmışta kalbim, çıkacak yol arıyor...
ağlamak istiyorum ama bağıra çağıra...
duvardan duvara savrularak..
nedenini soruyorum kendime...
yok bi neden
ama
gözyaşım kirpiğimden aktı akacak..
burnum başladı sızlamaya...bunalıyorum
hem de nasıl
....
şuan ilk damla düştü bile...
sezsizce..
doruk var yanımda zaten sessiz olmalı..
inşallah bu sıkıntı boşunadır, nedensizdir....

Pazartesi, Şubat 28

pazar keyfi.)))

sıcak
samimi
bol çocuklu,
bol gürültülü,
bol kahkahalı
ama gerçekten keyifli dost ziyaretleri ile biten bir pazar...
yeni haftaya umutla, mutlulukla bir merhaba...
iyi haftalar...

Cumartesi, Şubat 26

havalar...

en son mim sebebiyle gelmişim, yazmışım.biraz tembel gördüm kendimi.neyse artık o günden bu yana neler oldu bizde buyrun...

eşimin hacıannesini akşam yemeğe aldık .bize kurşun döktü.dualar okudu.benim paşaya nazarlar değmiş dedi.çok gezdirmeyin öyle göz kalır dedi.kurşun döktürme falan pek ne biliyim inanmam demiyorum ama.eskiden babanem nazarotu yakar evin içi harika kokardı.birde dua okuyarak  başımızda tuttardı.ben onu daha çok severim.hoş çok uzun zamandır yapılmadı görmedim ama ...neyse hacıanne bizi bir güzel okudu allah kabul etsin...

okuldan bir arkadaşın babası aniden rahatsızlanıp vefat etti.arkadaş çok kötü oldu haliyle.çünkü 1buçuk sene öncede annesini kaybetmişti. ve bir aile apartmanında oturuyorlardı.artık buranın tadı kalmadı dedi durdu.onu ziyaret ettiğimizde. zor çok zor allah sabırlar versin.
hayat bu acı ve tatlı akıp gidiyor...

bugün arkadaşlarla sinemaya gidecektik.ama biraz önce arkadaşla konuştum.onun bebişi , bizim paşanın kankası hasta olmuş.hastaneye götürmüşler.o yüzden gidemicez. neyse belki yarın gideriz toparlanırsa eğer..
bu aralar tüm yavrular hasta.bizde gecenin herhangi uygun olmayan saatlerinde uyanmaya başladık yine. yok ama benim suçum.gece deliksiz uyuyor dedim durdum.topu topu bir aydır devam eden deliksiz uykular son bir hafta 10 gündür bparamparça. bazen süt istiyor bazende öyle sebepsiz ağlıyor. sanırım azılar mısır patlağı misali aralıksız patlıyor. şu 1 ay içinde 4 azı ve 2 köpek dişi çıktı...dünde ağlama nöbeti geçirdi.resmen nöbet gibiydi 1 saat çığlıkçığlığa ağladı. süt yaptım önce almadı, sonra yarımsaat sonra anca sütü kabul etti.ve 1 saatte uykuya daldı.uyanmak sorun değil ,zaten üstünü örtmek için ben kaç defa kalkıyorum , ama şu ağlaması beni mahvediyor.

bir de dün bakıcı teyzemiz yine arıza çıkardı. biz onunla paraya ihtiyacı olduğu için gayet güzel bir rakama anlaştık. ve bu anlaşmada haftalık evin temizliğide vardı tabiki benim olduğum gün.ama dün ben temizlik yapmıcam sadece çocuk bakıcam dedi. istersem temizlikçi bulabilirmişim, yada başkasını bulurmuşum.
ya ben abla dedikçe, yavrum daha yeni yeni alıştı diye mutlu oldukça.bu yapılırmı.

bebekler zaten zor alışıyor yabancıya yani bu kadar rahat nasıl söylüyor yenisini bul diye anlamıyorum.ne yapmalı bilmiyorum. daha doğrusu yıl sonuna kadar idare edeceğiz.tekrar yeni birini bul, Doruğa alıştır, Doruk ona alışsın. alışana kadar her sabah ayaklarıma sarılsın "gitme" diye, ağlasın ....yok yok artık buna dayanamam en azından bu sene dayanma kontenjanım bitii.

artık seneye yaşacağız yine aynı bakıcı bulma sendromunu...hayırlısı...
buralarda hayat böyle.eskişehir güneş gösteriyor haftaiçi,biz harıl harıl çalışmak zorundayken...şimdide soluk , renksiz,içimi sıkıyor vallahi...

hava nasıl olursa olsun haftasonunuz harika geçsin:)))))

Çarşamba, Şubat 23

mim mim mim

evet mimlendim.evet mutluyum, evet heyecanlıyım.
bu sefer bir mucizem var mimlemiş beni.çokkk teşekürler arkadaşım. diğer bloğada gelmişti aynı mim.o yüzden biraz kopyala - yapıştır olacak ama artık idare edin beni...olur mu...
işte cevaplar...
-Gün içinde, eğer gerçekleşirse şok geçireceğin şey?


benim paşa ıhhh- ıhhh demek yerine " annem- babam beni kucağına al "dese büyük şok olur.Birde babamız kendiliğinden "hanım hadi oğlana ben bakayım da sen bugün gönlünce gez, toz, eğlen" dese daha da büyük bir şok olur benim için...(paşa konuşur ama babamız bunu hayatta söylemez bence..)

-Gördüğün zaman, eğer almazsam uyuyamam dediğin şey?



çanta ve ayakkabıda çok fenayım.ama ekonomi yapmalı, koycak yer yok diye hesap yapmaktan dolayı vazgeçerim.ama uykularıma girer mi girer vallahi...


-Uğruna diyetini bir kalemde bozduğun şey


diyet yapmadım pek. ama dikkat ettiğim zamn bile o kare bitterlerden hep yedim durdum.tabiki çikolata ve tatlıdan asla vazgeçemem...
-Uğurun var mı, uğurun?
yoktur öyle takıntılarım.ama herşeyim ikinci denemede olur. o yüzden 2 sayısını severim. ama kaçıncı 2 oldu tutturamadım sayısalı:))


-Kendine en yakıştırdığın renk?


maviyi çok ama çok severim.paşanın paşa olduğu bile belli değilken aldığım tüm eşyaları bebe mavisiydi.kızımda olsa mavi giydirirdim herhalde.bir de bu aralar mor hoşuma gidiyor...


-En sevdiğin takın?


takıyı başkasında beğenenlerdenim. ben pek takamam.ama yüzük çok severim...


-Takıntın?


ilgi göreyim, beni arasınlar, hatırlasınlar isterim. özellikle eşim tarafında sürekli ilgi ve şefkat göreyim isterim.




-Bavulum çoktan hazır, gitmek istediğim şehir, ülke


şöyle masmavi denizi, sıcacık günesi olan ben diyeyim maldivler, sen de uzakdoğuda hergangi bir egzotik ülke...kabulum yani yeterki gezeyimmm


-Ben bu şarkıyı duyunca şakırım?


hemen hemen tüm eski şarkılarda şakırım...
sezen klasikleri, 
erol evginin "bana sor"u,
şebnem ferahın şarkıları...



-.Solunda ne var?

solumda doruğun biraz önce üstüne basıp, ayağımı acıttığım puzzle parçası var...
 

bende bu mim isteyen herkese gönderiyorum. özellikle isim yazmamamın sebebi çok arkadaş yanıtladı takip ettiğim kadarıyla...o yüzden isteyenler hadi bakalım sıra sizde...

Pazartesi, Şubat 21

haftanın sonu:.))

evet haftanın sonu harika ve yorucuydu..
cumartesi babamızı zar zor ikna ederek okuldan arkadaşın evini hayırlamaya gittik
tek kelimeyle süperdi ev.esparkın karşısındaki yüksek binalarda.sıfır bir ev.harika oluşturulmuş odalar.ve de çokk zevkli döşenmişti.zaten arkadaşım çok zevklidir.çokta güzel hazırlanmış.bende destek amacıyla ilk defa muhalebili kadayıf denedim.güzeldi..
akşam arkadaşlar geldi.sonra bir aile daha.bol çocuklu ama o kadarda keyifliydi.böyle misafirleri seviyorum.hepimizin aynı yaşlarda çocuğu var ve bu yüzden halden anlıyor vede kusurlar görülmüyor.
pazar günüde bizx arkadaşlarlaydık.çocuklar olunca bizde sinema , tiyatro, kafelerden biraz ayrı kalınca. çözüm ürettik.beyler gitti bu hafta sinemaya, vbizde haftaya inşallah.ne yapalım can çekiyor böyle sosyallikleri.
akşam arkadaşlarda yenen yemeğin ardından, yeteneksizsinizin izledik.tabiki tek amacımız şu iranlı çocuğun ne yapacağı idi. gerçekten donduk kaldık.süper bir şovdu..

yorucu ama inşallah güzel bir hafta bizimle olur.öptümmm

Cuma, Şubat 18

tadı damağımda kaldı...

biz yani eskişehir  nurturina anneleri olarak buluştuk.

odunpazarı evleri altıhandaki hacer hala da harika bir yemek yedik..

aramıza yeni katılanlar vardı.ama bence onları biz daha önce tanıyorduk.

çünkü kahkaha dolu sohbetler çokk tanıdıkdı.

şeker mi şeker arkadaşımız elifin fikriydi bu öğlen kaçamağı...

valla mantınında , sohbetinde tadı damağımda kaldı..

ne sohbete nede bu güzel dostlara doyulmuyor..

iyiki varsınız , iyiki tanıdım sizi...



not:hacer halada mantı ve içli köfte süper.şiddetle tavsiye ederim...

Çarşamba, Şubat 16

bugünlerde.....

eskişehir çok ama çokk soğuk......

herkes ya öksürüyor, ya üşüyor, kısacası herkes hasta....

ben keyifsizim,nedensiz......

babamız pek keyifli ve ilgili ve şefkatli nedense.......

ben bu durumu akşamları kullanan hain sevgili....

doruk ise  4 dişi(biri köpek 3ü azı) aynı anda çıkartıp büyütme sıkıntısında huysuz mu huysuz.....

bugünlerde bizim buralarda hayat işte böyle (herşeye rağmen ) güzel....

Pazartesi, Şubat 14

kutluyorum...

sevgiler gününüzü;
veeee
kandilinizi kutluyorum....

bütün güzellikler, kırmızı güller, tek taşlar, 5 taşlar artık gönlünüzden ne geçiyorsa sizin olsun ...
tabikide

dualarınız kabul olsun....
(2 özel günü anca böyle bağlayabildim.))

Cumartesi, Şubat 12

bitti:((

evet koskoca tatili bitirdik.
üzgünüm...

alışmıştım tembelliğe..

aslında tembellik kısmı annemler varken oldu..
çok eğlendik..
gezdik alışveriş yaptık doya doya..
hamama gittik paklandık..(ana-kız pek bi seviyoruz bu hamma işini.)
dorukun iştahı arttı kalabalığı görünce...
büyükbabasıyla şımardı da şımardı..
çok mutluydu...
sonra babamız hasta oldu...
en keç,isinden grip oldu.babamız az hastalanır ama çok nazlı ve zor bir hastadır. neyse babam -annem toparladılar onu...
bizi...
evimizi...
yaaaaaaaaaa çok özledim.böyle oluyor herseferinde geliyorlar neşe, şamata, saadet sonra gitme zamanı anlıyorum ki ben gurbetteyim.anam babamdan ayrı yerde yaşıyorum.gurbet çekiyorum ah ah...
salı akşamı gittiler...
hernekadar evimizide toparlasalarda beni dürdenler dürttü...
zaten babamızdan dolayı terlemekten dolayı sürekli değiştirilern çamarşılardan sıra geldikçe perdeleri attım, çarşaflar., oğlanın yeni cicileri derken günlerim çamaşır yıka, as, tak, kurut, topla, ütüle modunda ilerledi.arada camlar, dip köşede elden çıktı..ama bende ne bel kaldı nede hal...

babamız elinde çay evin içinde her türlü taşımacılık yapan doruk paşaya "baktı".tabiki alt değiştirme ,üst değiştirme, yemek yedirmelerde yine ben devrede...
yani halhasır kalmadı bende çarşambadan beridir yaşam şeklim budur.merak edenlere duyurulur.
bir tatilide burada sonlandırıken bebelerin totosundan, küçüklerin gözlerinden, analarında helal olsun bazında alnından öpüyorum...

Cumartesi, Ocak 29

karlar düşer...

pek bi klasik oldu başlık.ama içimdeki heyecan, coşkuda her kar yağdığında oluşan bir klasiktir esasen.
eskişehir bembeyaz başladı güne...
meraklıyımdır kar manzarası izlemeye, biran önce gidip kartopu oynamaya, sebepsiz bir huzur bulmaya...
özellikle ağaçlardaki karlar çok hoşuma gider.çocukken nasıl duruyo diye çok kafa patlatmışımdır. çatıda , ağaçlarda nasıl durur bu kar diye...
çocukken demişken deli annem parmak basmış bu konuya...mutlu çocukluk geçirmek ne demektir.işte çocukluğumda mutlu olduğum ritüellerden biridir. kar yağar ve biz bütün bi aile(zaten topu topu 3 , on yıl sonrada 4 kişi olmuş aile)iner kartopu oynardık. özellikle yılbaşında yağarsa kar saat 12 ye (uyumazda ayaktaysam)tuttururdum kartopu oynayarak girelim diye.bütün yıl ben oynayayım hesabı.
hele ki bir gece ertesi günün okullar tatil olacağı alt yazısını tv de okur okumaz inmiştik 4 kişilik koca aile saatlerce oynamıştık karlar içinde...neyse anılar işte..

halada mest eder beni;bembeyaz çatı manzarası yada ağaçlar...
 ve ben her kar yağdığında ki(bu sene böylesi ilk eskişehirde)inip oynayalım diye tutturdum. ışın hızıyla hazırladım kahvaltıyı.sonra üplettik mamaları.((ittire kaktıra tabiki)
sonrasında babamızı ikna turları..
yok çocuğu hasta edecekmişim....
yok ne işimiz varmış...
sonra binbir naz niyazla indik aşağıya. ön taraf esiyordu.arka bahçeye geçtik.
sonra büyük an geldi.doruk paşa ve kar buluşması...

yok sevmedi bizimki, korktu ağladı.yürümek istemedi karlar içinde.
sonrasında kardam adam kılığına bürünmüş ağlayan çocuk pozları çıktı ortaya.buyrun bakalım...






 yazıma burada son verirken.bizim balkondan görünen kar manzaralarıyla sizi başbaşa bırakıyorum.



 mutlu tatiller....

Cuma, Ocak 28

sonunda.)))

eskişehirde şimdi lapa lapa kar yağıyor.
evlerin çatıları, arabalar, yollar bembeyaz...
tam anlamıyla çocuklara tatil olcak gibi...

Perşembe, Ocak 27

elde kaldı 1...

evet son 1 gün kaldı ara tatile...

cumarteside annemler geliyor.
en az 2 filme gitmek var planlarımda,
hamam keyfi annemle illaki...
dışarıda balık keyfi olmalı...
ve tabiki alışveriş özgürcee...
belki babamızla kaçamak bir canlı müzik keyfi...

bu saydıklarım rüya tadında planlarım...
rüyalarım gerçek olur inşallah...