Cumartesi, Eylül 29

sonbahar gibiyim...

harika güneşli bir eskişehir vardı bu hafta...
güneş öğlenleri yaktı geçti.
alışamadım okulumun yeni ders saatlerine.
7:30 da başlayan dersler bence başlamıyor öğrencilerde,heleki uzaklardan gelenlere daha zor geliyor gözleri açık tutmak..
yoğun bir haftaydı.
gitmeyen göbeğe önlem aldım en pasifinden jimlastikle..
araba kullanmak için derslere başladım...
ama
birşeyler var..
bilmiyorum sonbahar gibiyim...
kalbim artık daha kolay kırılıyor,ve dökülüyor yaşlar...
havalardan diyelim geçsin gitsin inşallah...
mutlu haftasonları...

Pazar, Eylül 23

iyi haftalar...

cuma gününden başladık kutlamalara...
sabah 7:30da başladığım derslere,öğleden sonra eklenen nöbet ve akşam 8:30da okuldan çıkış...
tam pert durumdaydım.sabah ayaz,öğlen güneş,akşam ayaz karmaşasıyla haftayı tamamladık.
oğlumun arkadaşının doğumgünü vardı ki bütün yorgunluğumu alan.
harika bir sofra ve daha da harika sohbetler ve 2 saat boyunca harika oynayan çocuklar...
2 saat sonunda başladı itişmeler,oyuncak için ağlamalar ama yinede iyi oyun performans sergilediler:))

cumartesi baba ve doruk biraz hasta gibiydiler.
doktora gitmeyi sevmeyen baba,oğlunu ne olur ne olmaz diye hemen götürdü doktora...
pek bişey yok ama yinede aldık 1 ilaç geldik...

pazar günü kpss görevi vardı.
çıktık erkenden evden.
gelince yaptık yemekleri,üstünede pasta.
üfledik mumları doruk paşanın arkadaşı egemenle..
yorulduğumuz,ama daha çok keyif aldığımız bir haftasonu bitti.

yeni haftaya merhaba diyorum.
hasta bir baba var nazı bitmeyen ve buna rağmen hala sigara içen.offfffff offfffffff
doruk duymuş bir yerlerden söylüyor arasıra.
burayı okuyorsun biliyorum kocacığım.
doruk paşayla biz sana
"sigara fisşşmanlıktır" diyoruz ona göre......

Perşembe, Eylül 20

bugün..


canım oğlum;
artık öğle uykuları uyumayarak kendince isyan ediyorsun.
isyan diyorum çünkü ben seni okulundan aldığım andan itibaren gözler ağırlaşıyor,esniyorsun.
ama eve gelince "gündüz uykusu uyumayı sevmiyorum"diyerek başlıyorsun ağlamaya ve yine bu durumu "okula gitmek istemiyorum"diye devam ettiyorsun.
alışma konusunda okulumuzdaki rehber öğretmen arkadaşım başta olmak üzere hemen hemen herkes sabırlı olmamı ve illaki alışacak diyorlar.
ama yarın 3.hafta bitecek ve sen hala ağlıyorsun.
sabah okul için ağla,öğlen uyumamak için ağla,akşamada buluyorsun en sudan sebepler için ağla...
babamızda bende dişleri sıkıyoruz bu ağlama nöbetlerinde...

 ------
o kadar saçma sebepler,ve susmak istemeyen bir doruk...
sonrada gelip boyu neremize yeterse kol,bacak ve göbek öpmesi var ya,işte o kısımda herşey unutuluyor tabiki..

 ----
kreşle ilgili eksikleri tamamlıyorum.
hurç istediler,bende geçici bir çözüm buldum.
aslında güzel kumaş bir hurç aradım,ama bulamadım.(denk gelirsem değiştiririm)
üzerine isim etiketi yapıştıracağız dediler,ama ben ismini işledim.
aslında işledim kelimesi benim için çok havalı bir kelime ama emek harcadım işte...
(yıllardır lacheen ve lilibebek okuyucusuyum,daha nice güzel blogun.gördüğümüz kadarıyla denedim diyelim )
annem böyle yapardı.kardeşimin tüm kreş ve okul eşyasına ismini işlerdi.
anne olunca kendi annen gibi oluyormuşsun,bende heves ettim işte...
benim annem biraz erkek çocuğu sevdalısıdır .kardeşimden bilirim.
ben o konuda annem gibi olmıcam derdim hep.allah nasip ederse ikinciye ve kızım olursa baştacım,prensesim olacak...
peki ya doruk?
Doruk hep ve herzaman benim göz bebeğim, ilk aşkım,kıymetlim,gözümün nuru:)))
tabiki şaka,evlat ayrılırmı hiç,
evlatlarımız,sağlık ve huzur hep bizimle olsun inşallah...

Çarşamba, Eylül 19

ilk kez...

ilk kez fotoğrafçıya gittin.
koca adam gibi poz verdin.
kreş için vesikalık resimlerinde oldu.
büyüyorsun günden güne..
baban gibi "yemek ne zaman hazır olur anneç" diyorsun.
benim gibi kek yemeğede yapmayada bayılıyorsun.
artık kızgın bakmayı komiklik olarak değil,tamda doğru yerde yapıyorsun.bu iyimi,kötümü ne dersin?
sabahları okula gitmek istemiyorum ağlamaların tam gaz devam.
ama bugün "neden okula gitmek zorundayım"dedin.
zorunluluk olduğunun farkına vardın.ama hala dudakların büzülüyor bu okul konularında...
ben açıklama yaptıkça "bu böyle olmaz","bu fikri sevmedim" diyorsun ya offffffffffff ki ne offfffffff.
zorundayım be kuzum,
ben çalışmak zorundayım,senide eskişehirin sabah ayazında evden çıkarıp okula götürmek zorundayım be annem.
üzgünüm...

Pazar, Eylül 16

biz bu aralar...

Bu aralar herşeye,herduruma ağlıyoruz,ve sonunu "okula gitmek istemiyorum."olarak tamamlıyoruz.
baba çöp dökmeye gider doruk "babam çöp dökmesin" diye başlar ağlamaya.
anne çamaşır asmaya balkona çıkar doruk "annem çamaşır asmasın "diye ağlar.
dışarı çıkmak isteriz hep beraber, doruk "evde kalalım "diye ağlar.
.....
bu liste o kadar boş ve saçma durumlarla devam ediyor ki bu ara.
sinirler laçka kıvamındayız..
doruk uyuduğunda karı koca bi kahve keyfi,yada soğuk birşeyler içerdik  eskiden karşılıklı.şimdi bizde uyumuş oluyoruz yorgunluktan.
çoğu zaman ikna etmeye çalışıyorum.her defasında istikrarlı olarak nedenlerini anlatıyorum.yaptığının yalnış olduğunu.ama ağlamaktan vazgeçmiyor.maalesef sesimde yükseliyor ara ara.o zaman üzülüyorum ama iş içten geçiyor tabiki...

 meşhur 2-4 yaş etkinliklerinemi bağlayayım, okula alışamadığınamı yorayım bu halini bilemedim.
hiç bir sebep yokken duduklarını büze büze "okula gitmek istemiyorum" diye ağlıyor içli içli...
babası ayrı konuşuyor ben ayrı.
yok okul fikrini sevmiyormuş.öyle diyor...
nasıl alışacak bilmiyorum...

dün gezdik biraz.ilk kez mor renkli bir tişört giydi doruk.ben çok yakıştırdım.
kendi seçiyor kıyafetini.tabi ben bu yaşta bu özgürlük fazlamı diyerek.3-4 parça içinden seçme yaptırıyorum.
kendi seçti,pantolunuda kendi giyiyor artık.
poz verirkende şımarması + bonus oluyor bu ara...
birde yapışık durumumuz var bu aralar.hem bana,hem babaya...





















BÜTÜN ÖĞRENCİLERE,VELİLERE VE TABİKİ ÖĞRETMEN ARKADAŞLARIMIN YENİ EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI HAYIRLI OLMASINI DİLERİM.
HARİKA BİR EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI BİZİMLE OLSUN ...

Çarşamba, Eylül 12

doğumgün-leri-üm...

evet başlığı doğru okudunuz.
anneciğimin sancıları 11 eylül 1980 de akşam vakitleri başlamış.malum ülke hali,babam mahallede gezen jandarmaya rica minnet  annemi hastaneye yetiştirmiş.sabaha karşı dünyaya gelmişim.ülkede askeri yönetim başlamış.sokağa çıkma yasağı var.babam yine araya sora, polislerden rica ederek bizi eve getirmiş.günler sonra benim nufüs kağıdımı çıkarmak isterken,memur doğum tarihimi sormuş.babam 12 eylül demiş.
memurda yok ben bunu yazmam,ne olur ne olmaz diyerek 11 eylül yazmış.bu yüzdendir ki bu hikayeyi bilen,tanık olan akraba,eş dost 12 eylülde sağolsun arar sorar,doğumgünümü kutlar.
ama bende bütün resmi işlemlerde 11 eylülü kullandığımdan ve tabiki söylediğimden 11 eylüldede hertürlü tebrik ve hediyeyi büyük bir keyifle kabul ederim:))
sonuç bugün kayınvalidem ve görümcemlerle pasta üfledik...
hediyelerimi aldım,sevdim,mutlu oldum...
arkadaşlarım aradı...
yarında benim tarafla kutlama yaparız,uzaktan uzaktan..
veeee bir yaşımızı arkada bırakırız.
yeni yaşım hayırlı olsun bana,sevdiklerimle mutlu günler geçirmek nasip olur inşallah...

Salı, Eylül 11

beypazarı-hastalık hali-eve dönüş...

cumartesi gece beypazarından döndük.yolda uyumaya başlayan doruk eve gelincede uyanmadı.doğru yatağına yatırdım.herşey ii görünüyordu.sabaha karşı 4-5 gibi ağlayarak uyandı.
karnı ağrıyordu.sanırım gazı vardı.lazımlığa oturduk,sabaha kadar karnını ovdum ve ağrısı geçene kadar lazımlık üzerinde kaldı,rahatladı.hala ishal hali devamdı.nihayet 7buçuk gibi kalkcam dedi.kalktık.biraz yoğurtlu çorba içtik.kendine geldi.tabi uykusunu aldığından oyuncaklarla oynamaya başladı.ama biz karıkoca pert haldeydik.babam yetişti imdada da uyuduk biraz.
tabi kuzumun hali sebebiyle kırıkkale iptal oldu.zaten biz kahvaltıdan kalkıncada uykusu gelmişti.uyuttuk.
büyükbabaya emanet edip antres avmye gitiik.akşamda gece yarısı eskişehir il hudutlarındaydık.

cumartesi beypazarı gezimizden resimler var...
amcam ve halamlar ortak bir restauran açmışlar küçük çaplı.bizde köyden babanemi alıp önce oraya gittik.
hayırlı olsun dedik,karnımızı doyurduk.
babanem,annem,halam,kardeşim,
amcamın kızı..

sonra halamı aldık ve HIDIRLIK TEPESİNE çıktık.hıdırlık tepesi beypazarı manzarasına bakarak köz ateşinde çayınızı yudumlayabileceğiniz harika bir yer.tabi çıkmadan önce ARABUL dan kurularınızı almanız gerek.çayın yanına harika gider.




 herkesin poz verdiği anı bulmak imkansızdı.bu arada doruk lazımlığının üzerinde oturuyor.bu saatlerden sonra saat başı oturdu kuzum karnım ağrıyor diye..


 tepeden inerken yöresel ürünlerin satıldığı standlar var.ister buradan isterseniz alaaddin sokaktaki standlardan beypazarına özgü tatları temin edebilirsiniz.
 biz önce gümüşçüler çarşısına sonrada aladdin sokağına gittik.tabi biraz geç kaldık.ortadaki standlar kapanmaya başlamıştı bile...


" 80 katlı pek datlı" denir beypazarı baklavasına.valla harikaydı.




tarhanamızı,ayaş dut kurusunu,baklavamızı,soğan otumuzu aldık buradan.kapıda sergisinin yanında durup gelene gidene,tatlı diliyle,bol ikramıyla bizi tuttu hemen.fotograf istemedi.bir tabak sarma,bir tabak baklava yedik nerdeyse.helalleştik,canınız sağolsun dedi.tarhanayı beğenmezsem arayıp söyleyecekmişim.o kadar güveniyordu tarhanasına.evet hasibe ananın yerindeki gönlügüzel abla sağolasın herşey için.

ha birde yolda doruk üzüm istedi,bizde doruk yiyecek kadar alalım dedik.daha yeni başlamıştık gezmeye.aramızda konuşmalarımızı duyan üzümcü teyzede hemen bir salkım yıkadı getirdi verdi doruğa.parada istemedi,ısrar ettik.helal ettim ben dedi.yani bu kadar içten,bu kadar iyi insanlarki...
bir beypazarlı olarak çok mutlu oldum.

....
bugün ishal hali bitti kuzumun.ama gazı var sanırım hala karnı ağrıyor,ve hala çok huysuz.öğlene doğru babasıyla kreşe yolladım.arabada feryat figan ağlamış,bahçesine bile girmemiş.alışma sürecimiz çok zor geçiyor.ne yapcaz bilmiyorum.önerileriniz beklerim...
sevgiyle kalın...

Cumartesi, Eylül 8

ankaradayız...

cuma günü göndermedim okula.
haşlama patates,yoğurt çorbası ve bildiğim tüm yöntemleri denedim tekrar tekrar.
sonuç kusmuyor ama hala ishal gibi.(günde 2 sefer ama cırcır kıvamında)
ateş yoktu.öğlen kalkınca keyifliydi.
bizde ankaraya gidelim dedik.
dedemi,annenami,dayımı ziyaret etmeyi uzun zamandır istiyordum.sanki dua bekliyorlar,hatırlanmak istiyorlar gibi rüyalarıma giriyorlardı.
doruk keyifli olunca hadi dedik geldik ankaraya.
gece geldik,hemen yattık.hiç problem yoktu.
sabah 7 gibi karın ağrısı ve ishal sıkıntısıyla başladık.
anane  yöntemleri denedik.
ve keyifli olmasına güvenerek çıktık yola.
ilk durak beypazarı-adaören köyü dedemin evi ve mezarını ziyaret ettik.
sonrasında şansımıza amcamlar ufak çapta bir lokanta açmışlar beypazarına.oraya gittik.açılış tamda bugünmüş.
doruk paşam çok keyifliydi.ancak saat 4 gibi saat başı tuvaletteydik.az az ama ishal hali devam etti.
yinede arabasında gezdi.arabasının sepetinde lazımlıkla.
geceyide keyifle sonlandırdık.
bu yüzden hiç ilaç müdahalesi yapmıyorum.
doğrumu bilmiyorum.bol su ve ayran,yoğurt türevleriyle hastalığı atlatmaya çalışıyoruz.
bakalım hali ve keyfi müsade ederse yarında kırıkkaleye gidicez.

küçük bir not kendime;dedem 3 yıl önce öldü.ben 1 aylık hamileydim.o günden sonra birtürlü denk getiremedimve mezarını ziyaret edemedim..ama bugün dua edince çok hafifledim.ne biliyim.hayattaykende,bu dünyadan göçtüğündede hatırlamak ve ziyaret etmek gerek sanırım.ne biliyim saçmalıyorum belki ama ben ,bugünden çok keyif aldım...

herkese mutlu haftasonuları...

Perşembe, Eylül 6

şimdi okullu olduk-3.gün-hastayız:(((

sabah çok ama çok ağladı.
sonra hemen susmuş.öğretmeni öyle dedi.
öğlen yemekten sonra uykum geldi demiş,uyucam demiş,yatmış.
aradılar,uyusunmu diye.
tamam dedim.
uyanınca almaya gittim.beni görünce ağlamaklı bir sarıldık...
öğretmeni bugün daha iyiydi dedi.
akşam yemek yok dışarı çıkalım dedik.
en sevdiği şey için...
sonrası kabus gibiydi,çıkardı dakikalarca,sabah öğlen ne varsa...
apar topar geldik eve,yoğurtlu çorba bol naneli,2 kaşık yedi,çıkardı:(
nane limon çayı,artı patates yedi,çıkardı:((
en son kavun yicem dedi,yatıcaz bakalım ne olcak:((
çok karışığım,ne olcak bilmiyorum...
bu kadar çabuk hastalık...offfffffffffff offffffffffffffffffff...

Çarşamba, Eylül 5

şimdi okullu olduk -2.gün-

akşam bebek görmeye gittik.o yüzden geç geldik.geç uyuduk biraz.
sabah uyanamadık...
okulda kahvaltı saatini kaçırmıştık.
yedik yumurtamızı çıktık yola...
babamız kapıda bıraktı bizi,el salladık,bu sefer babasına "annemde okula gelecek dimi baba "dedi.
beraber girdik okulumuzun bahçesine..kaydık...hopladık..
sonra öğretmenimiz gördü bizi,
başladık ikna turlarına..."içerde top havuzu var,arkadaşların var"var da var,
ama bizimkinin hiç niyeti yoktu.
öğretmen vedalaşmamızı fısıldadı bana,vedalaştık,öptüm,kapıya doğru gittim,
veeeeeeeeeee
o beni benden alan sözler,iki  damla yaşla çıktı ağzından
"anne gitme ütfen"
"gitme anne"
bende başladım ağlamaya çaktırmadan,"öğlen almaya gelicem anneciğim"dedim tekrar vedalaştık.çıktım geldim okula.
sonra aklım onda,kafam soru işaretleriyle dolu,aradım tecrübeli arkadaşları.
hepsi normal,zamanla alışır dedi.
öğlen almaya gittim,gülüyordu,beni görünce kucağıma atladı.
öğretmenimiz,ağladı ama konuştuk dedi.
alışacak zamanla üzülmeyin dedi.
hadi bakalım...
okul yolları zormuş,uzunmuş...



Salı, Eylül 4

şimdi okullu olduk..-1.gün-

"baba senin gelmene gerek yok.benim sınavım var zaten.ben tek başıma giderim 2 yaş okuluna"

sabah babamızı bu sözlerle uğurladık anaokulunun kapısından.
okulun bahçesinde kaydık biraz.
 sonra içeri girdik,ayakabılarımızı değiştirdik.

ve arkasına bakmadan çıktı merdivenlerden.ben şaşırdım kaldım. kapıdan anneciğim öpüyorum seni dedim sadece.öğretmenimiz bu durumda çıkmayın yukarı dedi.bende gittim.
bir garip oldu içim.
mutlu oldum bu kadar rahat olduğuna...
ama bu kadar çabuk alıştığına üzüldüm içten içe...
alışmıştım babaneye rağmen "anne gitme" demesine....
yarı ağlamaklı çıktım okulun bahçesinden...
yolları karıştıra,karıştıra eşimin yanına gittim...
ben hep kaybolurum bu şehirde zaten...
eşim mutlu oldu anlattıklarıma,
ama ben dayanamadım,ilk gün için 2 saat yeter  dedim gittim...
okul müdiresinin yanında sohbet ettim biraz...
sonra bir ağlama sesi,benim kuzunun sesi...
"ben annemi özledim"
annem diye bir sarıldık,bir sarıldık...
peki ya yarın ne olacak?

Pazartesi, Eylül 3

şansımı denedim...

çekilişler var.
katıldım..bir uğrayın derim...

missipisi den çok hoş bir hediye.

aslının dünyası dan süpriz bir paket...

...

SABIRLAR DİLİYORUM ANALARA, HEPİMİZE...

Cumartesi, Eylül 1

ve hastalık sezonu başlar..

ben daha tatili yazamadan,yaz modundan çıkmadan,paşa hastalık sezonunu açtı bile.
tabiki gece başladı ateş,hep gece başlar bizde zaten.
allahtan hala aramızda da farkettik yandığını.
39 u az biraz  geçiyordu calpolu verdiğimizde.
ertesi gün kapısı her daim tıklımtıpış olan doktoruza biz geldik dedik,sağolsun sıkıntı yaşatmadı hemen baktı bize.boğazlar dedi,benimde aklıma ,eskişehire gelirken uğradığımız ikea ve dondurması geldi.suçlu onu ilan ettim.esiyordu hava,bolca içtik suyumuzu ama...
ateş 1gün içinde düşmezse diye antibiyortik verdi.daha başlamadık ama,savaşıyor pis mikroplarla 37,5 -38 derece arasında...
huysuzluk var ama karnı ağrıyor biraz ona dayanamıyor,dudaklarını büzüp(bunuda yeni yeni huy edindi,o duduakları büzüp ağlamaklı olmayı)
-anne karnım ağrıyo,ne yapmamız gerek,diyor ya işte ben mahvoluyorum orada...
neyse yarına kadar iyice toparlar inşallah.annane yazlıktan dönüyor,illaki uğrayacak,onlarıda görünce iyice iyileşir inşallah...

biz bayramın 2.günü gece ayvalığa gitmiştik,orada da 1 hafta kaldık.paşamın doğum gününüde orada kutladık.


 poz ver denildiğinde bütün dişler ortaya çıkıyor, gözler kısılıyor.ve poz vermeyede,resim çekmeyede bayılıyor..



 doğumgününde,dayısının vazgeçilmez mekanı olan,şirinkent,deryakent civarının lailası sayılan canlı müzik yapan çok hoş bir yere gittik.palmiye cafe.sandaldan bozma oturma yerleri, salıncakları, armutlarla dolu çok hoş biryer.bide kardeşim çalışanlarla artık arkadaş olmuş,bir ilgi bir ilgi.şarkı söyleyen çocuk bile istemediğimiz halde oğluşun doğum gününü kutladı.
"doruk bey mutlu yıllar"


 hemen buldu dengini oynadılar bol bol..




 sonradan tavşan bulduk,hiç korkmadan dokunduk,sevdik.pek mutlu oldum ben.zarar vermeden sevmesine,korkmamasına sevindim.iyiki varsın canım oğlum.